Kemal Gönen

AK PARTİ NEDEN KAYBETTİ?

Kemal Gönen

Malumunuz aylardır seçim ile yatıp kalkıyoruz.
 
Sonunda İstanbul seçimlerinin tekrarını da tamamladık kazanan demokrasi oldu. Bu yazımızda rakiplerinin bile artık kazanmaktan umudunu kestiği, kaybetmez dedikleri Ak Parti neden kaybetti bunu irdeleyeceğiz.
 
Ülkede uzunca süredir yaşanan ekonomik kriz, yanı başımızda kapıda olan savaş, bir türlü bitmeyen terör gibi iç ve dış meseleler ortamında girilen seçimde sonuç olarak Ak Parti kaybetti.
 
Türk Milleti mağdurun hep yanında olmuştur bu tarih boyunca hep böyledir. Milletin belki genetiğinde bu var. Bunu en iyi bilmesi gereken parti Ak Partidir. Artık muhtar bile olamaz diye manşetler atılan Tayyip Erdoğan’ı bu millet devletin en tepesine şartsız koşulsuz çıkarmıştır. 31 Mart seçimlerinde içi boş çaldılar cümlesi ile, içinde çalma ibaresi geçmeyen Ysk kararı sonrası vatandaş sandık kurullarını oluşturmak devletin işidir. Burada vatandaş olarak benim veya aday olarak Ekrem İmamoğlu’nun bir kabahati yoktur mesajını gayet açık şekilde vererek İmamoğlu’nu mağdur görerek yanında yer almıştır. Bu yenilginin en birinci gerçeği budur.
 
Seçim akşamı televizyon yorumcuları ve gazetecileri dinlediğimde birçok sebep öne sürdüler. Ekonomi, terörist başının mektubu, mağduriyet v.s. ama gözden kaçırdıkları yada göremedikleri nokta şu ki; Ak Parti’nin bugüne kadar kazanmasındaki en büyük etken olan kurumsal yapısını ve ekip ruhunu kaybederek tek adam partisi haline gelmesidir. Genel merkez yöneticilerinden tutunda belde, mahalle teşkilatlarına kadar adeta orkestra gibi yönetilen
nitelikli beyin ve insan gücü bugün kullanılamaz hale geldi.
 
Parti yöneticilerinin bile son dönemde övünerek ifade ettiği Tayyip Erdoğan’ın partisi, Tayyip Erdoğan isminin kazanmak için tek başına yeterli olduğu algısı, Partili Cumhurbaşkanı sisteminin getirdiği dezavantajlar bu süreci kazanma yada kaybetme durumunda sorumluluğu tek adamın omuzlarına yükledi. Ak Parti’nin sembolü haline gelen seçim günleri balkon konuşmasında bu durumu görebilirsiniz. Girdiği bütün seçimlerden başarı ile çıkan parti kurmayları, bakanlar, partililer meşhur balkona çıkarak başarılarını kutladılar. 31 Mart akşamı Cumhurbaşkanı sadece eşi ile balkona çıkmıştı. Diğer parti kurmaylarına yani ekibe verilen mesaj; siz bir işe yaramıyorsunuz, bir şey yaptığınız yok, başarısız oldunuz dolayısıyla balkona çıkmayın olmuştu. Mesajı alan insan psikolojisi boş verdi ve seçim yükünü tek adam üzerine bıraktı. Ve parti tarihinde ilk kez bir seçim sonucunda balkon konuşması yapamadı.
 
Seçim kampanyasında akıl almaz şekilde taktiksel hatalar yapıldı. İcraat ve yapacaklarından çok rakibi kötülemeye yönelik mesajlar verildi. Topal ördek, Sisi, Yunan, Pontus, Rum benzetmeleri gibi çok çeşitli argümanlarla rakibe saldırıldı. Yandaş medya başta olmak üzere sosyal medya trollerinin saldırıları ile aylar öncesinde İstanbul’da dahi tanınırlığı yüzde ondan daha düşük olan İmamoğlu’nu bugün tüm Türkiye tanıyor. Partinin ilk yıllarda çalıştığı reklam ajanslarının yürüttüğü kampanyalar ile bugün arasında bariz fark var. Eğer Ak Parti tekrar kazanmak istiyorsa bu yandaş medya, atanmış gazeteciler, sosyal medya trolleri işine artık bir son vermeli. Zira vatandaş üzerinde ters etki yapmaya başladı.
 
Son dönem siyasetteki gerginlik vatandaşın rahatsız olduğu bir durum. Ağır hakaretler, gerginlik, ötekileştirme, kutuplaştırma artık vatandaş tarafından kabul görmüyor ve normalleşme istiyor. Daha önceki seçimlerde ötekileştirme ve kutuplaştırma kendi saflarını sıklaştırma açısından Ak Parti’nin işine yaramıştı ama bu defa diğer değişkenleri göz ardı ettiler. Milleti bunaltan ekonomik sıkıntılar, işsizlik gibi sorunlar ortada iken bu metot işe yaramadı.
 
Türk Milleti kendisini yönetenlerden üç temel beklentisi vardır. Bunlar Eşitlik, İstikrar ve Adalet. Bunlar bozulmadığı sürece diğer etmenleri tolere edebilir. Ak Parti’nin ilk yılları ile son dönemini kıyasladığınızda başarının sırrını buralarda görebilirsiniz. Son dönemlerde özellikle gelir dağılımında eşitliğin bozularak belli zümrelerin gelir dağılımında üst sıralarda iken vatandaşın ekonomik kriz ile boğuşması, ekonomik istikrarın bozulduğu bu dönemde liyakatın göz ardı edilerek gerçekleşen yönetim tarzı ve en önemlisi de adalet. Bugün vatandaşın büyük kısmı adalete olan güvenini kaybetmiş durumda. Cumhurbaşkanı bile geçmişte adalete güvenmediğini açıkça ilan etmişti.
 
Aslında vatandaşın duymak istediği cümleler seçimi kazanan İmamoğlu’nun konuşması içerisinde saklıydı.
 
Bunlar hak, hukuk, adalet, barış, liyakat, israfa son verme, gençlik, işsizlik, özgürlük, aldatma ve aldanma gibi kelimelerle vatandaşın beklentilerine cevap vermiş oldu.
 
Yukarıda saydığımız sebepler ile ilgili yazıyı daha da uzatabilir hatta makale, kitap yazabiliriz bu konuda. Fakat temel sebepler bunlar ve bu sebeplerde bu sonucu doğurdu. Tabiî ki atlamamamız gereken bir diğer konuda bebek katili terörist başının mektubu. Seçim propagandasını beka meselesi üzerine kurup, Ankara seçiminde Mansur Yavaş kazanırsa su faturalarınızı Pkk lılar getirecek diye propaganda yaparken, seçime iki gün kala bebek katilinin mesajı devletin kanalında, devletin ajansı eli ile cumhurbaşkanı tarafından iletilirse seçimin faturasını da direk olarak terörist başı size iletecektir.

Yazarın Diğer Yazıları