Sahibini merak ediyorsan köpeğe bir taş at, sahibini anlarsın misali; Türk Ordusu Suriye sınırları içerisinde Pkk, Ypg başta olmak üzere terör örgütlerine karşı Barış Pınarı harekâtını başlattığı günden beri dünyanın farklı ülkelerinden çok çeşitli tepkiler geldi. Başta ABD olmak üzere, Avrupa ülkeleri, Arap ülkeleri ve Nato ülkelerinden Türkiye’ye karşı operasyonları durdurması çağrıları arka arkaya yapıldı.
Destek vermese dahi sessiz kalacağını umduğumuz Arap ülkeleri de operasyonu kınadılar. Hele ki yavru vatan dediğimiz K.K.T.C. Cumhurbaşkanı’nın diğer ülkeler ile benzer açıklamalarda bulunması hiç hoş olmadı. Bu operasyonun neticesinde görüldü ki Türk’ün Türk’ten başka dostu yokmuş. Kazakistan Kurucu Cumhurbaşkanı Nazarbayev’in “Türk Dilli Devletler demeyelim, Türk Devletleri diyelim” çıkışı tarih sayfalarına altın harflerle yazılacak nitelikte bir söylem olmuştur.
Operasyona en çok tepkiyi veren ülkelerin başında gelen Abd ve Başkanı Trump Türkiye’ye karşı bazı yaptırım kararları aldı operasyonun durmaması halinde yıkıcı birtakım yaptırım kararlarının da hazır olduğunu belirtti. Senato bir yandan yaptırım peşinde koşarken iç siyasette sıkışan, başkanlık koltuğunu kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya olan Trump alelacele tehdit ve yaptırımları uygulamaya koydu. Sosyal medyada birbiri ile çelişkili artarda mesajlar birbirini takip etti. Birçoğu iç siyasette kendini kurtarmaya yönelik tribünlere oynayan mesajlar olarak algılandı. Son olarak Perşembe günüde Abd heyeti başkan yardımcısı düzeyinde ziyaret gerçekleştirerek operasyonun sonlandırılması için görüşmeler gerçekleştirdiler.
Yaklaşık dört saat süren görüşmenin sonunda Trump sosyal medyadan Türkiye’den güzel haberler var.
Teşekkürler Erdoğan milyonlarca insanın hayatı kurtuldu mesajı ile operasyonun durduğunu açıkladı.
Yapılan açıklamalar neticesinde öğrendik ki operasyon 120 saatliğine durdurulmuş, teröristler bu süre içerisine belirlenen alanın dışına çıkacaklar, Türkiye’de operasyonu durduracak. Türkiye masadan istediğini almış görünüyor. Cumhurbaşkanı’nın bir gün önce gurup toplantısında söylediği şartlar tamamen anlaşma metninde var. Fakat bu operasyonun bu şekilde sonlanması Türk Halkı’nı çok memnun etmedi. Madem böyle bir operasyon başlamışken terör tekrar yapılanamayacak şekilde kökü kazınmalı idi. Varsın sahipleri biraz daha bağıra dursun köklü bir temizlik yapılsa, uzun yıllar terörden dertli, binlerce şehit veren vatandaş bir nebze olsun rahatlamış olurdu.
Abd heyetinin ziyaretinden önce Abd başkanının küstah, bir o kadarda diplomatik seviyesizlik dolu mektubu servis edildi. Ülkemiz yetkilileri her ne kadar mektuba cevap sahada verilmiştir, operasyon yapmayın mektubuna karşılık operasyonu başlatarak gerekli cevabı verdik ve mektubu çöpe attık deseler de bu cevap vatandaşımızı tatmin etmedi. Irak’ta askerlerimizin başına çuval geçirilmesi hadisesi milletimizin hafızasında yerini korurken böyle bir diplomatik seviyesizlik ve küstahlığa yine diplomatik olarak bir cevap verilmesi gerekirdi.
Abd başkan yardımcısının teröristler adına ülkemize gelip onlar için masaya oturarak müzakere etmesi, çekilme kararını alması ve bu kararın terör örgütleri tarafından anında uygulanmaya başlaması sahiplerini açıkça ve resmi olarak gösteriyor. Öyle olmasa bu terör örgütleri iki ülkenin aldığı karar bizi ilgilendirmez deyip çıktıkları yolda devam ederlerdi. Bu olaylar bana Abdurrahim Karakoç’un aşağıdaki meşhur dizelerini hatırlattı; İnsan kaçarsa, itler saldırır emmi. Dik duran insan, iti yıldırır emmi. Hele bir yiğitçe hücum eyle de gör, İtler de, sahibi de çıldırır emmi … Ve son olarak küstahlık, seviyesizlik ve nezaketsizlik dolu mektubun sahibi sirk maymununa TÜRK MİLLETİ adına bir cevabımız var; KAHROL AMERİKA, KAHROL İSRAİL.
