Kemal Gönen

SİYASETİN YENİDEN DİZAYNI

Kemal Gönen

Ülkemizde Ak Parti 17 yıldır tek başına iktidarda. Uzun sürelerce koalisyon hükümetleri ile yönetilen ve tek başına bir iktidar çıkarması akıllardan bile geçmeyen bir dönemde yeni kurulan bir parti girdiği ilk seçimden itibaren tek başına iktidarını koruyor. Bu dönem içerisinde Türkiye’de büyük değişiklikler oldu. Anayasa referandumu, darbe kalkış­ması, cumhurbaşkanlığı yönetim sistemi bunların en başlıca­ları. Ak Parti’yi aslında geldiği andan itibaren vatandaşın gözünde ve gönlünde büyüten iki neden vardı. Bunlardan birincisi istikrar bir diğeri ise güçlü liderlik idi. Koalisyon ve eko­nomik kriz yorgunu, Kemal Derviş’in kemer sıkma politikası ile meşhur ekonomik modelinden bunalmış bir halk yeni iktidar ile gelen veya vaad edilen ferahlığa ve güçlü siyasete gözü kapalı biçimde oy verdi. Bugün gelinen noktada ülkemiz küresel ekono­mik krizlerin kıskacında yine bir ekonomik kriz ile boğuşuyor. Ekonominin sorumluları her ne kadar krizi atlattık, tünelin ucundaki ışık göründü minvalinde açıklamalar yapsalar da vatandaş krizi derinden hissediyor. Siyasi tıkanmalar ülkemizde her dönemde var oldu. Siyasetin çalışamaz, çözüm üretemez hale geldiği durumlarda yeni partiler, yeni liderler ortaya çıktı ve bu krizler aşıldı. Siyaseti dizayn edenler algı operasyonlarını müthiş bir biçimde yürüttüler. Seçimlere üç beş ay kala ortaya çıkan lider adayları, partiler istenilen noktalara geldi. Rahmetli Erol Güngör’ün Türk Devletleri’ni incelediği bir çalışmasında vatandaş devletten üç şey istiyor. Eşitlik, İstikrar ve Adalet. Bugün geldiğimiz noktada vatandaşın bü­yük kısmının eşitlik, istikrar ve adalet kavramlarına yada bun­ların işleyişlerine güveni kalmadı. Toplumun büyük bir kısmı ekonomik kriz ile mücadele ederken, diğer bir kısmı lüks ve israf içerisinde diğer kesimin gözünün içine soka soka yaşa­mını sürdürüyor. Dolayısı ile eşitlik bozuldu. İktidarın vatandaş tarafından en çok benimsenen ilkesi olan istikrardan bugün söz eden bile yok. Vatandaş için istikrar düzgün ekonomideki süreklilik. Yani vatandaş aynı geliri, düzenli olarak elde etmek ve yaşamını bu şekilde idame ettirmek ister. Ak Parti sürdü­rülebilir siyaset başarısını sürdürülebilir bir ekonomi modeli ile taçlandıramadı. Yurt dışı kaynaklara bağlı borçlanma modeli bir süre sonra krizle birlikte iflas etti. Bir diğer olgu ise Adalet. Bugün vatandaşa bir anket sorusu yöneltip adalete güvenip güvenmediğini sorsanız büyük ekseriyetle cevap hayır olacaktır. Dolayısıyla güçlü bir Adalet mekanizmasının tesis edilemediği aşikardır. Son dönemde ülkemizin kriz ortamında dahi gerçekleşen seçimlerde mevcut iktidar partisi yine kazandı. Vatandaşa yöneltilen sorularda ortaya çıkan cevap oy vere­cek bir muhalefet partisi bulamadığıydı. Halk kendi görüşle­rine yakın, kendisini ve ülkesini yönetebileceğine inandığı bir muhalefet partisi bulamadığı için çok memnun olmasa da tekrar iktidar partisine oy veriyordu. Son belediye başkanlığı seçimlerinde adaylara bağlı olarak bu durum biraz değişti. Halk uzun yıllardır iktidara ilk defa büyük şehirleri vermedi. Önümüzde ülkemiz açısından 2023 gibi önemli bir dönemeç var. Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzüncü yılı. Ekonomik krizin milleti bunalttığı, siyasetin tıkandığı, eşitlik ve istikrarın bozulduğu, adaletin vatandaşı teskin etmediği bir buhran dönemi daha yaşıyoruz. Geçtiğimiz günlerde saray ile görüşen Chp’li haberi ve ardından gelişen olayları ilk işaret fişeği olarak yorumluyorum. Siyasette yapılacak birkaç bakan değişikliği, veya bir partinin genel başkanının değiş­mesi geçici bir çözüm olup sorunu kökten çözmeyecektir. Önümüzdeki günlerde oyundan birkaç kişinin çıkıp yerine yenilerinin takviye edildiği şeklinde değil, oyunun yeniden kurulduğu bir siyaset dizaynı ile karşılaşırsak kimse şaşırma­sın. Türkiye 2023 yılına bahsettiğimiz sorunlardan arınmış ve güçlü bir ülke olarak girmek zorunda.

Yazarın Diğer Yazıları