Kemal Gönen

TÜKETİYORUZ!

Kemal Gönen

21. Asırda bütün dünyada tüketim egemen hale geldi. Medeniyet ve teknolojideki ilerlemelerle birlikte tek yaptığımız şey zamanı, mekanı, yiyecek ve içecekleri, yaşamımızı, arkadaşlıkları çılgınca tüketmek.
 
Yeni bir telefon yada bilgisayar modeli çıktı mı eskisini kaldır at hemen yenisi, mobilyanın ekstra özellikleri olanı çıkmış hemen alalım, beyaz eşyada en akıllısı huzurlarınızda tabiki hemen almak lazım. Dijital çağda reklamların, satış tekniklerinin, ürünlere kolay ulaşımın etkileri bir araya gelince tüketmekte bir o kadar kolay hale geliyor. Bugün evlerimizde kullandığımız teknolojik aletler dahil birçok eşya ve malzemeyi üretemiyoruz.
 
Çoğunluğu ithal kalemler ama tüketmek için paradan başka bir enstrümana ihtiyacımız yok ülke olarak resmen bir tüketim ülkesi haline geldik.
 
Yukarıda yazdığım teknolojik ve maddesel tüketimin yanında birde manen tüketim var. Hazır tüketime bu kadar alışmışken zamanı, mekanı, manevi duyguları, hazları, arkadaşlıkları tüketmemek olur mu ?
 
Bundan onbeş yirmi yıl önce bir havale yapmak için bankaya gidilir, sıraya girilir, havale formu doldurulur, memur bilgisayardan havale işlemi yapar size dekont verir sizde havale yaptığınız kişiye telefon ile bilgi verirsiniz eğer o gün yetişmezse havaleyi ertesi gün alabilirdi. Şimdi havale parmaklarınızın ucunda bilgileri kayıtlı ise saniyeler sürecek bir işlem, parmak izini okut işlem tamamlandı, göz izini okut babanın gönderdiği para cebinde.
 
Aynı havaleyi isteyince yüzlerce kişi gün içinde birbirine çok rahatlıkla aktarabilir.
 
Yine 90’lı yıllarda ve öncesinde Kayseri’de yaşayanların bir çoğu aynı şeyi yapmıştır; bir arkadaşınız, eşiniz, dostunuz, akrabanız ile buluşacaksanız yarın saat 12 ‘de meydanda saat kulesinin altında rendevulaşırdınız. Bazen buluşacağınız kişi yarım saat, bir saat bazen birkaç saat gecikebilir yada gelemeyebilirdi ancak ertesi günlerde karşılaştığımızda sorardık neden buluşmaya gelmediğini. Şimdi elimizde telefon konum gönderiyoruz, bir durak kaldı, üç dakika kaldı, beş dakika gecikmelere bile tahammülümüz kalmadı. Çocuk okuldan gelirken beş on dakika geç kalsa kıyameti koparıyoruz.
 
Teknolojinin bu kadar gelişmesi elbette ki kolaylıklarının yanında bizim sabrımızı, heyecanımızı, ilişkilerimizi tüketmemize de vesile oluyor. Bu tüketimlerin bir kısmı hayatımızı kolaylaştırıcı özelliklerinden dolayı göz ardı edilebilir, fakat en önemlisi var ki mekanları tüketiyoruz. Şehrimizin meydanları, caddeleri, eski evleri, bağları hangisini sayarsanız birer beton yığınına çeviriyoruz. Komşuluk ilişkileri sıfırlamış koca koca beton yığınları içerisinde yok olup gidiyoruz. Tüketirken aslında tükendiğimizin farkına varamadan. Çocukluğumuzda oturduğumuz binada, sokağımızda kimler var hatta 2-3 sokak yakınlarda kim var
bilirdik. Şimdi koca koca modern beton yığınlarında karşı komşumuzun kim olduğundan habersiz yaşıyoruz.
 
Mahalle arasındaki taş yolları tükettik şimdi her yer asfalt, tek katlı iki katlı evleri tükettik şimdi gökdelenler, parkları, bahçeleri, ağaçları, doğayı, çevreyi kısacası yararlı ne varsa tüketiyoruz arkamıza dönüp bakmadan.
 
Ve daha da vahim olanı bir gün ihtiyaç duyar mıyız diye düşünmeden, üretmeden dehşet verici bir nobranlıkla ve çılgınca tüketiyoruz.
 

Yazarın Diğer Yazıları