Bazı insanlarla karşılaşıyorum, şöyle diyorlar: "Her şey akılla anlaşılır mı?" diye itiraz ediyorlar. Peki, her şey akılla anlaşılmazsa ne ile anlaşılır? Akıl, Kur'an'dan anladığımıza göre, insana verilen anlama, ölçme, tartma, karşılaştırma, düşünüp doğru karar verme gibi anlamlar ifade eder. Yani, farklı iki şeyi birbirinden ayırmak, doğru bir şey için bağlantı kurmak, çeşitli olayları düşünüp değerlendirip ondan sonuç çıkarmaktır. Bu yüzden Allah, Hac Suresi 46. ayette şöyle buyuruyor: "Yeryüzünde hiç dolaşmadılar mı? Eğer dolaşsalardı elbette düşünecek kalpleri ve işitecek kulakları olurdu. Ama gerçek şu ki, gözler kör olmaz, ancak göğüsler içindeki kalpler kör olur." Ayette anlama ve düşünme merkezi olarak kalp gösterilmektedir. Bu nedenle, sevinç ve üzüntülerimiz sonucu, duyu organlarımızın yardımıyla olayı anlıyor ve ona göre tepkimizi ortaya koyuyoruz.
Akıl etmek; iyiyi kötüden, hayrı şerden, gerçeği bulup ayırmaktır. Karanlıkları aydınlığa, zulmü adalete, bağnazlığı medeniyete, cehaleti ilim ve bilime, düşmanlığı kardeşliğe, çaresizliği çareye, çileyi mutluluğa, zorlukları kolaylığa ve düşünceye dönüştürüp ortaya getiren akıldır. Yeter ki aklı serbest bırakıp birilerine teslim etmek yerine, Kur’an’ı, dünyayı, çevremizi, kendimizi anlamaya yönelelim; bakalım akıl, o zaman düşünerek Allah’a doğru kulluğu nasıl yerine getiriyor, görelim. Aklı; Allah, Kur'an, kainat ve çevreyi anlamak yerine, "akılla her şey anlaşılmaz" diyerek Allah’a yaklaşmanın bir anlamı ve faydası yoktur. Allah, yüzlerce ayette olayları ve konuları anlatıp "akıl etmiyor musunuz?" diye defalarca uyarmasına rağmen, akıl edip düşünmüyoruz. İnsanı hayvanlardan ayıran bir değer olduğunu düşünemeyecek kadar, akla önem verilmiyor. Bir rivayete göre şöyle bir hadis nakledilir: "Allah, akıldan daha değerli bir şey yaratmamıştır." (İmam Gazzali, 1, 86; Tirmizi)
Demek ki akıl; anlayan, gaye edinen, çare arayan, düşünen, gönle ve kalbe akıp basireti oluşturan, işin sonunu iyiye çeviren, kötüyü dondurup güzele açılan, fertleri ve toplum olarak insanlığı doğrularla buluşturan büyük bir güçtür. Yani, dinden eğitime, siyasetten ekonomiye, sanattan hayata kadar kaliteyi yakalayıp, Allah’ın verdiği aklı kullanmayı hem yapmalıyız hem de çevremize akıllarını kullanmayı öğretmeliyiz. Yani ölü ile diri ne ise, aklını kullananla kullanmayanın farkı da odur.
"Her şey akılla anlaşılmaz" diyenler neye dayanıyor acaba? Aklı olmayanlar başta dinden sorumlu olmazlar, aklı olmayana zihinsel engelli denir, onların yaptıkları hiçbir şeyden sorumlu tutamazsınız. Bu yüzden aklı devreden çıkartanlar, İslam alemini yerlerde süründürmektedirler. Allah bakın ne buyuruyor: Yunus Suresi 100. ayet: “Aklını kullanmayanları murdar kılar, üstüne pislik yağdırır.” Allah’ın insana verdiği en büyük değer olan aklı kullanmasını bilmeyen fert ve toplumlar, her yönüyle kirlenmektedirler.
Bakara Suresi 171. ayet: “Allah’ın indirdiği çağrıya kulak vermeyen kafirlerin durumu, sadece çobanın bağırıp çağırmasını işiten hayvanların durumuna benzer. Çünkü onlar sağır, dilsiz ve kördürler; bundan dolayı da akıllarını kullanamazlar.” Hayvanlar niçin aklını kullanamazlar? Çünkü Allah, hayvanları aklını kullanmakla görevlendirmemiştir, Allah insanları aklını kullanmakla görevlendirmiştir.
Maide Suresi 58. ayet: “Namaza çağırdığınız zaman onu alay ve eğlence konusu yaparlar. Bu davranışlar, onların düşünemeyen bir toplum olmalarındandır.” Ayette, ibadete saygı göstermek aklın gereğidir. Bu saygıyı göstermemek, alaya alıp eğlence edinmek ise akılsızlığın, aklı kullanmamanın sonucudur.
Enfal Suresi 22. ayet: “Şüphesiz, Allah katında canlıların en kötüsü, aklını kullanamayan sağırlar ve dilsizlerdir.” Yunus Suresi 42. ayet: “Onlardan seni dinleyenler de vardır. Fakat sağırlara, hele bir de akıllarını kullanmıyorlarsa, sen mi işittireceksin?” Nahl Suresi 67. ayet: “Hurma ve üzüm gibi meyvelerden hem içki hem de güzel gıdalar edinirsiniz. İşte bunlarda da aklını kullanan kimseler için büyük bir ibret vardır.” Taha Suresi 128. ayet: “Yurtlarında dolaştıkları nice nesilleri helak etmiş olmamız, onları doğru yola iletmedi mi? Şüphesiz bunda akıl sahipleri için dersler vardır.”
Allah’ın verdiği akıl güneşi, bu zihin körlüğü ve kirliliği içinde kaybedilince, çözümsüzlük, tefrika ve çatışmalar devreye girecektir. Şimdi aklını çalıştırmayan İslam aleminin durumuna bir bakalım, ne haldeler? Ellerindeki yer altı ve yer üstü enerjileri dahi kullanamıyor, hatta onlardan gelen paraları bile ülkelerinde değerlendiremiyorlar. Daha da vahimi, mezhep kavgaları yüzünden birbirlerini boğazlıyor, öldürüyorlar. Vatanları yaşanamaz hale gelmiş; başka milletler tarafından yapılan silahların deneme yeri olmuş, yakılıp yıkılmaktadır. Bu pislik değil de nedir? Akıl kullanılmazsa bu pislik artarak devam edecek, yurtlarından göçler sürüp huzursuzluklar çoğalacaktır. Akılla ilgili pek çok ayet bizi uyarıyor, ama anlayanlar kimdir?