Cuma namaz’ını, Cuma suresinin şu ayetlerinden anlıyoruz. Cuma namazını kılan kişiden o günün öğle namazının farzı düşer. Cuma günü, namazın yanında hutbe de okunur. 62/ Cuma suresi 9. ‘Ey iman edenler! Cuma günü namaza çağrıldığınız zaman, hemen alışverişi bırakın ve Allah’ın zikrine, Allah’ı anmaya koşun. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır.’ 62/ Cuma 10. ‘Namazı kılınca yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfünden nasibinizi arayın. Allah’ çokça hatırlayın, umulur ki, kurtuluşa erersiniz.’ 62/ Cuma 11. ‘Onlar bir ticaret ve eğlence gördükleri zaman hemen çıkıp, dağılıp ona giderler ve seni ayakta bırakırlar. De ki: Allah’ın yanında bulunan nimet, eğlenceden ve ticaretten daha yararlıdır. Allah, rızık verenlerin en iyisi ve hayırlısıdır.’ Anlatıldığına göre, Medine de kıtlığın yaşandığı bir dönemde, Hz. Peygamber, Cuma hutbesi okurken, oradan yiyecek yüklü bir kervan geçerlerken, kervanın geldiğine işaret olarak da def sesini duyunca cami de bulunanların çok büyük bir kısmı namazı bırakıp kervana koşarlar. Cami de yalnız 12 kişi kalır, böyle bir olay yaşanır. Buna göre şu sonuçları çıkartabiliriz.1) Cuma günü namaza çağrı yapılınca, işi gücü bırakıp Cuma namazına gidilmesi gerektiğini. 2) Kur’an’dan Cuma vaktinin, çalışma vaktinde, yani gündüz vaktinde kılındığı. 3) Kur’an’dan, Cuma suresi 10. Ayetten Cuma namazı kılınınca herkesin işine hemen döneceğini. 4) Kur’an’dan Cuma namazının topluca kılındığını, diğer namazlarında toplu halde kılınacağını. 5) Kur’an’dan Cuma namazını kılacakların, Erkek, kadın ayırımının olmadığını herkese farzdır. Gerek Peygamberimiz döneminde, gerekse sahabeler döneminde kılınmış ve Arab âleminde hala kadınlar, beş vakit namaz olsun, Cuma namazı olsun cemaatle kılıyorlar. Cuma namazını sadece erkeklere farz demek, Allah’ın ayetlerine ters düşmek demektir. Bu genelde Türkler de ve Hanefi mezhebine bağlı olanlarda uygulanıyor. Çağrı, Ey iman edenlerdir, ey erkekler değildir. Maalesef örf, adet ve gelenekler, Allah’ın emri Kur’an’ın önüne geçirilmiştir.
Cuma günü, Cuma namazından sonraki kılınan, nafile namazlar, Ayetteki hemen işinizin başına dönün emrine göre yanlıştır. Çünkü kınlan nafile namazlarla farzlar engellenemezler. Farz farzla kesilir, farzlar nafilelerle kesilemezler. Çalışıp işinin başına dönmesi farzdır, esnafsa alışveriş yapacak insanlar işini bitirip, tekrar yapacağı işi neyse ona dönecekler. Memursa vatandaşın işini yapacak, çalışan işçiyse çalıştığı yerde işini yapacaktır. Nafile namaz kılacağım derken farzı, çalışmayı engellediğinden dolayı, helal kazancına haram katmış olur. Bu ve benzeri konular iyi anlaşılmalıdır ki, yapacağımız işimizi ona göre yapıp ayarlayâlim. Adam kötü bir şey yapmıyor ki, namaz kılıyor kılıfının arkasına sığınmak ve böyle mazeret bizleri kesinlikle kurtarmaz. Bizi kurtaracak Allah’a teslim olmakla olur, kendi kafamıza göre yapmakla olmaz. Nafile namazını kılacaksa evinde başka farzları engellemeyecek şekilde kılsın. Müslüman’ın hayatı planlı ve programlıdır, bir farzdan başka bir farza, işe koşacaktır. Bu işler ibadettir, akrabayı, eşi dostu, hastayı, ziyaret etmek, küs olanları barıştırmak için gerçekten sebebini arayarak, ihtiyaçlarını sorup karşılayarak, sıkıntılarını gidererek barıştırma yapıyor muyuz? Kur’an’ı anlamak için okuyor muyuz?
Allah Kur’anda ne diyor, ne yapın ne yapmayın ki, bunlardan sevap alasınız, biz ne yapıyoruz sadece sevap almak için, sevabı Allah’ın istediği şekilde yapacaksınız ki, sevap alasınız, kafanızdan yaptıklarınızdan sevap almayacağımızı bilmeliyiz.