Kuran, insanın hidayeti ve mutluluğu için, her konuda okuyanı bilgilendiren ve bu bilgilere ulaştırmak için de Kuranın okunmasını yani tedebbür edilmesini isteyen son ilahi kitaptır. Kuranın okunması, sadece tilaveti, yani Arapça okunup kelimeleri tekrar edilmesi değildir. Anlaşılıp anladıklarını da hayatta uygulamaktır. Sevap alınacaksa kelimelerin tekrarıyla sevap alınamıyor, illaki anladığın dilde okuyup anlayıp hayatında yaşayacaksın ki, sevap alasın. Hayatında uygulayıp yaşamadığın bir kitaptan nasıl sevap alacaksın. Anladıklarını amele ve sevaba çevireceksin. Kelimeler ne diyor anlamıyorsan, nasıl amel edeceksin ve doğru ibadet edeceksin işte o zaman sevaba çevrilecek. 38/Sad 29 “İşte Kuran, ayetleri üzerinde derinlemesine düşünsünler ve temiz akıl sahipleri öğüt alsınlar diye size indirdiğimiz bereket kaynağı bir kitaptır.”
13/Rad 19 “Hiç Rabbin katında size indirilen Kuranın hak olduğunu kavrayan kimse ile bu hakikate karşı kör kesilen/anlamayan bir olur mu? Bu gerçeği ancak derin kavrayış ve temiz akıl sahipleri düşünebilirler.”17/İsra 72 “Her kim bu dünyada ayetlerimize karşı kör davranırsa/anlamazsa, o kişi ahrette de kör olacak, hatta daha beter bir durumda olacak.” İnsan Kuranı anlamadan okursa, insan aktif, Kuranı pasif duruma düşürmüş olur. Bu sebeple birçok insan, yeteri kadar anlamaya yanaşmıyor. Onun içinde sadece sloganlarla avunuyor, yani Kuran okudum zannediyor. Birileri Arapçasını okursan Allah’la konuşmuş olursun ve sevap alırsın diye yanlış duyumları söylüyorlar da, sevabı kim verecek Allah. Allah’ta ayetlerde anlayacaksınız, anladıklarınızı hayatınızda uygulayıp amele, sevaba çevireceksiniz buyuruyor. Anlamadan okuyun Arapçasını diyenler bu ayetlerden haberdar değiller ki, söyledikleri doğru olsun. 43/Zuhruf 5 “Siz haddi aşan azgın bir topluluksunuz diye, şimdi sizi Kuran ile uyarmaktan vaz mı geçelim?”
Ahrette Kurandan hesaba çekilip sorgulanacağız. Kuranı anlamadan nasıl hesap vereceğiz. Kuranın ne dediğini anlamadan doğru amel ve ibadet mi yapmış olacağız, olamayız kandırılan, kaybeden biz oluruz. Zuhruf 44 “Kuşkusuz bu Kuran, senin ve kavmin için bir şeref ve itibar kaynağıdır. Bilin ki, ahrette bu Kurandan sorgulanacaksınız.” Eğer Kuranı anlamazsak, Allah’la nasıl konuşmuş olacağız. Allah’la konuşmak için Kuranı anlayarak, anladığın dilde, mesela Türkçe mealini okuyacaksın. Bize Arapça okuyun diyenler Resulümüzün bizi şikayet edeceğini niçin söylemezler. Bakalım ne diyor ayet, 25/Furkan 30 “İşte ahrette, Allahın Kuranını tebliğ eden Resul/elçi şöyle şikayet edecek: Ya Rabbi, benim şu kavmim bu Kurana hep sırt çevirdi, kulak ardı etti, anlamadı.” 6/Enam 66 “Kuran hak olduğu halde kavmin Kuranı yalanladı/anlamadı/sırt çevirdi. De ki: Ben size vekil ve kefil değilim.”
Kuran, nazil olduğu çağda yaşayan insanların problemlerini çözecek ilkeler getirerek onları bilgilendirirken, aynı zamanda gelecek nesillerinde problemlerini çözecek ilkeleri getirmiş, hedef kitle olarak ta insanları seçip bilgilenmek isteyenleri bilgilendirmiştir. Tabi ki anlayacak insana ihtiyaç vardır. Kuran, içinde hazır çözümlerin bulunduğu kitap değildir. Kuran bilgi kaynağıdır, çözüm üretmek isteyenlere gerekli yollara ve düşünceye yönlendiren kitaptır. İnsan için, varlık alemini tanıma ve bilme sınırı yoktur. Kapasitesi, kabiliyeti ve yeteneği ölçüsünde tanıyabilir. İşte Kuran insanı anlamak için yönlendirir ikaz eder, uyarır yol gösterir