Kuranı ve İslam’ı anlamayıp hazmedemeyenler, şunu yapmış olurlar. Kuranı ve İslam’ı hayattan kovarlar. Bu düşüncedeki insanlar, toplumu ve insanlığı refah ve mutluluğa değil kan, kavga, yoksulluk, inançsızlık, huzursuzluk gibi çeşitli belalara teslim ederler. Bir insan sadece silahla, bıçakla ve benzerleri ile öldürülmez. Yapılan zehirli ilaçlarla yiyecek ve içeceklerimiz, giyeceklerimiz sağlıksız üretilip yapılmaktadır. Bunun sonucunda insanlar ve toplumlar hastalanıp ölmektedirler.
Hastalık çeşitleri çoğalmakta, dünya ve vatanımız huzursuz edilmektedir. Biraz fazla kazanayım derken doymuyor ve hep benim olsun düşüncesine esir oluyor. Yalan, hile, aldatma, kayırma, rüşvet, kamu hakkı, kul hakkı yeniyor bunun sonucunda aldatılan, hakkı yenenler kendilerini sağlıklı beslenmeden tutun, rahat yaşamaya kadar mahrum edilmekteler ve vitaminsizlikten, zehirli besinlerden ve giyeceklerden hastalanıp ölüyorlar ya da sakat kalıyor veya hasta olarak hayatını sürdürüyor.
4/Nisa 93 “Kim bir mümini kasten öldürürse cezası, içinde ebediyen kalacağı cehennemdir. Allah ona gazap etmiş, onu lanetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.” 5/Maide 32 “İşte bu yüzdendir ki, İsrail oğullarına şöyle emretmiştik: Kim bir cinayet veya yeryüzünde fitne ve fesat karşılığında olmaksızın bir cana kıyarsa, bütün insanlığı öldürmüş gibi olur. Kimde bir insanın hayatını kurtarır ve korursa, bütün insanlığı diriltmiş gibi olur.” Evet yapılanlar ne yazık ki, zulüm ve haksızlıktır. Tuzundan biberine, ekmeğinden meyve ve sebzelerine kadar elbisesinden ayakkabısına, çocukların kalem ve defterinden, her türlü yiyecek ve kullanılan mallarda kalitesizlik, hile ve fazla/aşırı fiyat devam etmektedir. 4/Nisa 29 “Ey iman edenler! Aranızda karşılıklı anlaşmaya dayalı bir ticaret de olsa haksız ve gayri meşru yollarla birbirinizin mallarını yemeyin. Kendinizi ekonomik olarak mahvetmeyin. Allah size karşı çok merhametlidir.” Adam öyle bir düzene tutulmuş ki, alışverişte adamı kandırıyor, yüksek fiyat söylüyor, sonrada indirim yaptım diye değerinin üstünde satıyor, sonrada gönül rızasıyla ikna ettim ve sattım diyor.
Öyle hurafe bir düzen kurulmuş ki, birilerinin zevki için bir saatte, bir günde harcadığı ile yüzlerce kişi aylık olarak geçinebilir bir ortam oluşturulmuştur. Günümüzde İslam’dan ayrışarak dinleşme eğilimine giren bazı mezhep, tarikat ve cemaatler görüş ve yaşantılarıyla kendilerini İslam ve Kuran dışı hurafe uydurmalara yönelmişlerdir. Kendilerini Müslüman ve İslam adlarıyla adlandırmaları Kurana uygunsa geçerlidir. 9/Tövbe 34 “Bu servetler cehennem ateşinde kızdırılıp onların alınlarına, yanları ve sırtları dağlanacağı gün onlara denilir ki, işte bu kendiniz için biriktirdiğiniz servetlerdir. Yığdığınız şeylerin azabını tadın.” 83/Mutaffifin 1,2,3 “İnsanlardan alırken ölçüp tarttıklarında tam, onlara verirken ölçüp tarttıklarında ise noksan yapan hilekarlara yazıklar olsun.” Din her ne kadar bireysel ise de, toplumsalda bir terbiye kurumudur.
Bireysel değişme toplumsal değişmenin ön şartıdır, toplumsal değişme bireysel değişmenin sonucudur. Allahın rahmeti de, gazabı da, yani iyilik, kötülük her insana az veya çok, sevap veya günahı kendi gayreti çabasıyla, gayretinin sonucuna göre takdim edilir. Toplumumuz ahlaken bozulmuş durumda, bu yüzden her türlü kötülüklerle, terör eylemi ve huzursuzluklarla, ekonomik sıkıntılarla, aile içi dışı bozuşmalarla illaki karşılaşılacaktır.