Kemal Yavuz

Tevhide göre müslümanın velisi Allah'tır

Kemal Yavuz

Veli, Allahın dostu demektir. Allaha dost olmanın yolu Allahın Kuranda açıkladığı tevhid akidesine sahip olma temeli üzerindeki, haramlardan kaçmak, helalleri yani Allahın farzlarını emrettiği gibi yerine getirmekten ibarettir. 9/Tövbe 71 “Mümin erkeklerle, mümin kadınlar da birbirlerinin velileridir. Onlar iyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar, namazı doğru kılarlar zekatı verirler, Allah ve Resulüne itaat ederler. İşte onlara Allah rahmet edecektir. Şüphesiz Allah azizdir hikmet sahibidir.” Veli olmak başkalarını kurtarmak anlamında değildir. Allah İbrahim Peygamberin babasını, Nuh peygamberin oğlunu, H.z. Muhammed’in amcasını kurtaramadığını Kuranda haber vermiştir. Veliliğinden kesin emin olduğumuz nebimiz peygamberlik döneminden itibaren sıkıntı, açlık, düşmanlarının kurduğu tuzaklar, iftiralar karşısında arkadaşlarıyla birlikte, tüm sıkıntıları hayatlarında yaşadıklarını biliyoruz. Peygamber olmasına rağmen, hem kendisi, hem arkadaşları aç kalıyor, gaybı bilmiyor, düşmanlarının ne yapacağını kendisi bilmiyor, ancak casusları sayesinde aldığı bilgilere göre öğreniyor. Bunu sünnetullah’a uygun tedbirle yapıyor. Eğer birilerinin dediği gibi veliler başkalarını kurtarabilselerdi Resulümüzün ve diğer peygamberlerin istekleri kabul olur ve yakınlarını kurtarırlardı. Kurtarmak, affetmek, bağışlamak sadece Allahın yetkisindedir.

Allahın bu yetkisini peygamberler başta olmak üzere kimseye verilemez. Biz veliyiz veya veliler sizi kurtarır diyenler tevhid dinine ekleme yapıp, haşa Allaha din öğretmeye kalkanladır. 9/Tövbe 80 “Ey Muhammed onlar için ister af dile, ister dileme; onlar için yetmiş kez af dilesen de Allah onları asla affetmeyecektir. Bu onların Allah ve Resulünün tebliğ ettiği Kurana uymamalarından dolayıdır. Allah fasıklar topluluğunu hidayete erdirmez.” 63/Münafıkun 6 “Onlara mağfiret dilesen de, dilemesen de birdir. Allah onları kesinlikle bağışlamayacaktır. Çünkü Allah yoldan çıkmış topluluğu doğru yola iletmez.” Bazıları zannediyorlar ki, Allaha ortak koşmak, Allah ikidir, üçtür demek hayır, ortak koşmak Allahın din koyma yetkisini yaratılmışlara da vermektir. Yani dine ilave etmek anlamındadır. 

Tıpkı Mekke müşriklerinin yaptığı gibi, Mekkeliler müşrikler Allah iki, üç demiyorlar. Birinci sırada Allaha inanıyorlar, ancak kendi uydurdukları veli dedikleri, Allahın da put olarak açıkladığı Lat, Hubel, Uzza, Menat ve diğerleri. Bunlar o devrin veli evliya diye uydurup aracı, şefaatçi, işlerinin rast gelmesi için Allaha yakın bildikleri yaşayan insanlarıdır. Ne yapıyor Mekkeli müşrikler bir yolculuğa çıkacakları zaman kendi putlarının önünde kurban kesiyorlar bunların yüzü suyu hürmetine, hatırına Allah kabul edecek ve istekleri kabul olacak diye uydurma bir inanç oluşturuyorlar. Bu isteklerini herkes kendi isteğine göre istiyor, diliyor. Şimdi Yatırlarda yatanlardan ne istemiyorlar ki, oğluna iyi bir gelin, kızına iyi bir koca, işinin, iş yerinin, fabrikasının bol kazançlı hayırlar vesile olmasını orda ki yatırın hatırına, yüzü suyu hürmetine aracı koyarak Allahtan istiyorlar. Allah böyle bir aracılık sistemine şirk ve ortak koşma diyor. 39/Zümer 36 “Allah kuluna kafi değil mi? seni Allahtan başkalarıyla korkutu- yorlar..” 40/Mümin 60 “Rabbiniz şöyle buyurdu. Bana dua edin, kabul edeyim, bana ibadeti bırakıp büyüklük taslayanlar cehenneme gireceklerdir.” Yalnız Allahtan istenilmesi gereken istekler, aracı konularak istenince Allah kabul etmiyor, tevhid zedeleniyor ve şirk koşuluyor.

 

Yazarın Diğer Yazıları