Sevgi, dostluk ve samimiyet diyince hep aklıma Fethi Gemuhluoğlu gelir. Kendisini belki görme fırsatımız olmadı ama anlama imkânı nasip oldu.
Sevgi ve dostluk kavramlarına verdiği büyük önemle tanınan yazar ve bürokrat Fethi Gemuhluoğlu'nun vefatının üzerinden tam 45 yıl geçti.
Ama “Dostluk üzerine” söylemleri hala taptaze.
Konuşmalarında, makale ve mektuplarında sevgi ve dostluk kavramları üzerinde titizlikle duran Fethi Gemuhluoğlu, bunların ölçüsünün insana ve İslam'a hizmet etmek olduğunu, sevginin maddi hiçbir karşılığının bulunmadığını, insan hayatının aşk ve dostluk üzerine kurulduğunu ifade etmiştir.
Gemuhluoğlu, tasavvuf kültürünün damıtılmış örnekleri sayılan sohbetlerinin yanı sıra erdemli kişiliği, engin kültürel birikimi, edebiyatçı, sanatçı ve bilim adamlarına verdiği destekle tanınmıştır.
İnsanın iyi tarafını öne çıkarmanın ancak sevgi ve dostlukla mümkün olduğunu her fırsatta dile getiren yazara göre aşk, insanın katı yanlarını yumuşatarak, yaşanan zorluklarda ve sancılı hayat serüveninde tevekkül ehli olmak için gerekli olan sükûnet duygusunu edinmek ve bir esneklik kazandırması yönünden büyük önem taşımıştır.
Gençlere, "Hayalleriniz, düşleriniz büyük olsun. Büyük rüyalar görün. Osmanlı bir rüyanın eseridir. Medeniyet insanlığın büyük rüyasıdır." diyen, "Sanatla başladı yurdumuzda yabancılaşma; gene sanatla atılacak yurt dışına. Sanatla kalkacağız ayağa." görüşünü savunan Fethi Gemuhluoğlu, Necip Fazıl'ın ifadesiyle "Kendisine hiçbir zaman tecelli zemini aramayan tevekkül zarfına sarılı bir fikir sakası." idi.
Allah gani gani rahmet eylesin.
Bugünün toplumu tarafından tanınması ve anlaşılması gereken nadir kişiliklerden bir tanesidir.
Özellikle 1975 yılında yaptığı ‘Dostluk Üzerine’ adlı tarihi konuşması, sadece bir konuşma değil bir yol haritası bir kılavuzdur aslında.
Gemuhluoğlu’nu anlamak ayrı bir gönül derinliği gerektirir diye düşünüyorum. Ya da şöyle diyelim Gemuhluoğlu’nu bilen, gönül derinliklerine inenlerdir.
Öyle ki; dostluk üzerine söylediği şu sözler hiç aklımdan çıkmaz:
…
Dost ol kişidir ki, öldürülmesi muhakkak ve mukarrer olan gecede Peygamber-i Ekber’in yatağında yatar, O’na Şâh-ı Velâyet denir. Dost ol kişidir ki, Yâr-ı Gâr’dır. Kucağında, mübârek bir emânet vardır. Bütün delikleri elbisesinden muhtelif parçalarla tıkar, son deliğe tabanını dayamıştır. Kucağındaki mübârek emânet, uyumayan uyanıklık içinde uyur görünmektedir. Oradan Ebû-Bekr’i yılan sokar. Dost son deliğe tabanını, taban gibi görünen gönlünü uzatandır, gönlü ile orayı tıkayandır.
…
Mü’min kişi, yerinmenin ve sevinmenin ötesindedir. Mü’min kişi yerinmez ve sevinmez, çünkü gerçekçidir. Sarîh, Kur’ân-ı Kerîm, Kur’ân-ı Mecîd, Kelâm-ı Hakîkî. Mü’min kişi zann üzere değildir. Zannın büyüğünden de küçüğünden de sakınmıştır.
…
Şimdi, Batı adamınındır bunalım, diyorum. Doğu adamının, gerçek mü’min ve muvahhid kişinin bunalımı olmaz, diyorum.
…
Yani aşk diyorum. Yani… Bunalıma gelince, biraz önceki sözümü itmâm edeyim. Batı adamının bunalımı çok tabiîdir, muallâktadır. Doğu adamı yerinmez ve sevinmez, çünkü dünyada yerinilecek ve sevinilecek bir şey yoktur. Ve bizim hüznümüz Allah’adır. Biz durup dururken, kendi kendimize, kendi nefsânî oyunlarımız için, şehevâtımız için mahzun olmayız. Bizim olsa olsa… Peygamber-i Ekber müddet-i ömründe, Devr-i Saâdet’de gülmediler, hele ağız dolusu hiç gülmediler; gülümserlerdi.
…
Dost, dost diye deli derviş gezdiğim,
Bir ağladığım, bir güleyazdığım,
Adını dağa taşa kazıdığım
Benim bir tanem dost, gözümün nuru!
Tutmaz elim, topal ayağım uğru,
Amansız kara bahtımdan ötürü
Kan ter dolandığım yollar gölgesi.
Kara ekmeğimin akça mayası,
Susayınca çağıldak sular sesi,
Ay aydınlığım, gün ışığım, canım,
Bayramım, bolluğum, yemişim, yenim,
Gözyaşımı gözden gizli silenim!
Pek garipçe kaldım köyümde, ıssız,
Otsuz, ocaksız, akılsız, ayvazsız.
İki elin kanda olsa, durma, tez
Dağ başını duman almadan beri,
Eyüb sabrım, eyi düşlerim yoru,
Yet bu yana! Avarayım, yet, yürü!
Ahmet Muhip Dranas
Eyi düşlerimin yorumu, kara ekmeğimin akça mayası, susayınca çağıldak sular sesi…
Dost budur. Hakk dost!
…
Bu duygu ve düşüncelerle Gemuhluoğlu’nu ve tarif ettiği dostları özlemle anıyor ve arıyoruz…
Allah hakiki dostlara çıkarsın yolumuzu, ayran gönüllülerden muhafaza buyursun.