Bundan birkaç ay önce Türk basınında çok yoğun tartışmalar yaşanıyordu. Öyle ki konuyu, “basın özgürlüğü” çerçevesinde yansıtıp, uluslararası alanda bile uzun süre konuşulmasını sağladılar.
O dönemde çıkarılmak istenen internet yasası ve Basın İlan Kurumu’nun mevzuatında yapmayı planladığı değişiklik üzerinden Türkiye’de basın özgürlüğünün yok edildiği algısını oluşturmak için epeyce gayretler oldu. Hem ulusal hem yerel basın mensuplarının yanı sıra, bazı meslek örgütleri bu işi ciddi manada kaşıdı. Meclis Kürsüsü’ne çıkıp bağıranlar, sokaklara çıkıp eylem yapanlar oldu.
Peki şimdi gelinen noktada bu yasalar çıktı ve uygulanmaya başlandı. Bu çevrelerin söylediği gibi sorunlar yaşandı mı? Yoksa bu yasaları çıkaranların söylediği gibi “basına gerçekten, kalite ve seviye mi geldi?
Gelin bugün bu konuyu hep beraber değerlendirelim. İnternet Yasası bir tarafa, ben bugün Basın İlan Kurumu’nun, internet haber sitelerine resmi ilan verme uygulamasını değerlendirmek istiyorum. Zira, pek çok kişi, bu işin Anadolu Basınını tamamen yok edeceğini iddia ediyordu. Bunların aksine Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Cavit Erkılınç ve ekibi ise, Anadolu Basını’nda dijital dönüşümü sağlayacaklarını ve basını yok olmaktan kurtarmak için bu adımların atılmasının şart olduğunu söylüyordu.
Türkiye’de yüzlerce internet sitesi 1 Nisan’dan itibaren resmi ilan almaya başladı. Kurum, ilk 6 ay boyunca sitelere uygum süreci tanıdı. Bu süre zarfında gazetelere ait internet sitelerinin, dijital dönüşümü gerçekleştirmeleri için kurum her türlü teknik ve ekonomik desteği sağladı. Tüm iyi niyetiyle çağımızda bir zorunluluk haline gelen “dijitalleşmeyle” Anadolu basınını çağı yakalamak için teşvik etti.
Ve bu süre sonunda gördük ki, gerçekten de Anadolu basını yok olmanın eşiğinden kurtarılmış. Bunu görüştüğümüz ülke genelindeki pek çok meslektaşımız aynı şekilde dile getiriyor.
Tirajları dibe çökmüş, baskı teknikleri hala 50’li yıllarda kalmış, toplumla bağı kopmuş olan gazeteler, adeta yeniden dirildi.
Dijital haber siteleri sayesinde tekrar binlerce hatta on binlerce okuyucuya ulaşmaya başladılar. Bizim gazetemizin günde 100 bin tekil ziyaretçiyi aştığı günler olmaya başladı.
Bu süreçle birlikte kaliteli, halkın talep ettiği içerikler üretilir oldu.
Çağın gerektiği gibi hız ve hedef kitle odaklı haberciliği keşfettik.
İletişim ve gazetecilik eğitimi almış, dünyayı ve ülkeyi daha iyi tanıyan yeni personeller istihdam ettik.
Hem personel sayısı arttı, hem içerik zenginleşti hem de hedef kitlelerimize rahatça ulaşır olduk.
Halkla yeniden bağ kurduk. Bu hepsinden önemli.
Daha prestijli, daha çok dikkate alınan, halkın ve şehrin sorunlarını gündeme getirip, çözüme kavuşturabilen bir yapıya büründük.
Elbette hala bazı eksiklerimiz var.
Daha yol almamız gereken bazı konular var.
Ama şunu çok net bir biçimde anladık ki doğru yoldayız ve çok hızlı bir biçimde mesafe alıyoruz.
Elbette kurumun çizdiği bazı kriterleri zaman zaman yakalayamadığım oluyor.
Ve yine biliyoruz ki, değişimler çok kolay olmuyor ve zaman alıyor.
Ama şunu net bir biçimde gördük ki Basın İlan Kurumu ve bu Kurumun yöneticileri, tüm iyi niyetleriyle Anadolu Basını’nda bu büyük devrimi sonuca ulaştırmak için var güçleriyle çalışıyorlar.
Doğrusunu söylemek gerekirse, baştan sonuna kadar bu süreci çok iyi yönettiler. Olmaz, mümkün değil denilen pek çok şeyi başardılar.
Bu nedenle geldiğimiz noktada, bu süreç Anadolu Basını için çok büyük bir milat oldu. 60’lı yıllarda kurulan Basın İlan Kurumu, pek çok açıdan basın için can damarı niteliğindeydi. Ama bu içinden geçtiğimiz süreç, hepsinden çok ama çok daha büyük kazanımlar sağladı Türk basınına…
Bu dönüşümü başlatan ve başarılı bir biçimde sonuca ulaştıran Kurum Genel Müdürü Sayın Erkılınç ve ekibi çok büyük bir teşekkürü hak ediyor diye düşünüyorum.
Çünkü daha şimdiden Türk Basını için çok ama çok kıymetli bir yer edinip, tarihe geçtiler.