Bir çırpıda geldi geçti
Hiçbir şey anlamadığımız gibi keyif de alamadık aslında…
Bizim için EURO 2020 bitti artık. Diğer takımları izleyeceğiz bu saatten sonra imrenerek…
2016’da olduğu gibi…
Erkenden pılımızı pırtımızı toplayıp, evimize döndük.
Aslında büyük umutlarla başlamıştık. Umutlarımız hayal kırıklığı ile sonlandı.
Turnuvadan elenebilirsin, maç kaybedebilirsin. Ancak bu kadar ezik, çaresiz, sistemsiz, plansız-programsız, isteksiz bir futbol ortaya koyamazsın. Bu kabul edilemez. 80 milyon güvendi bu takıma. Bu kadar kötü bir şekilde elenmek insanı daha derinden üzüyor.
Yüzlerce ülkede milyonlarca insan bu turnuvayı takip ediyor. Türk futbol takımını, Türk futbolunu bu şekilde göstermek inanın imaj açısından oldukça zedeleyici…
Turnuvanın en genç takımı biziz.
İstatistiklerde bunu bu şekilde gösteriyor.
Bunu ‘tecrübesizlik’ diye lanse edip, başarısızlığı buna bağlamak kesinlikle doğru değil.
Turnuvada diğer takımlar 20 yaş altında bir çok oyuncu oynattı.
Bizim futbolcularımıza bakalım, tamamı Avrupa’da belli noktalara gelmiş, kendilerini ispatlamış isimler. Yani tecrübesizlik kabul edilebilir bir şey değil. Bu oyuncular yaklaşık iki yıldır neredeyse beraber futbol oynayan bir oyuncu grubu. Hepsi birbirini çok iyi tanıyor.
Hepsi 23,24 yaşında isimler, bu yaştaki isimler artık genç değildir, tecrübesiz hiç değildir. Bir çok kulüpte bir çok turnuvada boy göstermiş isimlerdir. Tecrübesizlik kabul edilebilir bir şey değil. Tecrübesizliğin arkasına sığınarak başarısızlığı örtemezsiniz.
Evet başarısız olduk elendik ona lafım yok ama bu kadar kötü futbolla bu kadar silik, kimliksiz bir futbol oynamak insanı gerçekten derinden yaralıyor. Turnuva başında grup maçlarında hepimiz inanmıştık bu takım en kötü son 16’ya çeyrek finale kalır demiştik.
Acaba kendimizi mi kandırdık?
Yoksa yıllardır bahsettiğimiz sistemsizliğin kurbanı mı olduk ?
Oyunlarımızın çoğunluğu Avrupa’da kendi takımlarında inanılmaz performans gösterirken, milli takımda neden bitmiş haldelerdi ?
Burak Yılmaz, Yusuf Yazıcı, Zeki Çelik Lille’de inanılmaz işler yaptılar. PSG’nin olduğu bir ligde adeta takımın şampiyonluğunda büyük pay sahibi oldular.
Hakan Çalhanoğlu, Milan’ın 10 numarası, takımı sırtlıyor.
Merih ve Çağlar için Avrupa’da ‘Türk Duvarı’ şeklinde bahsediliyor.
Ama gelin görün ki turnuvada bu isimlerin esamesi okunmadı.
Merih Müldür dışında hiç birinde hırs yok, heyecan yok inanç yok.
Tamam hiç birinizde heyecan ve hırs yok da teknik - taktik bilgisi de mi yok.
Bunu sadece futbolcular için söylemiyorum. Teknik ekip de felaketti bu turnuvada.
Şenol Güneş’in tercihleri, sistemsizliği, teknik ekipte iş bilmez isimler, yenilikten uzak, çağın gerisinde kalmış bir futbol.
Aslında bu turnuva bizim açımızdan her yönden kötü geçti. Takımı, futbolu, yöneticisi, teknik heyeti…
Ve hatta yayıncı kuruluşu…
Ülkenin televizyonu TRT, EURO 2020’de yaptığı yayınlar tam bir fiyasko…
Yayında donmalar, yaşanan aksaklıklar, felaket spikerler ve onların yanlış telaffuzları…
Kısacası bu kadar kötü ortamda milli takım kötü olmuş çok mu?