Prof. Dr. Hakan Aydın

Gerçekler ve Algılar

Prof. Dr. Hakan Aydın

Günümüzde kimin ne yaptığından, ne düşündüğünden veya ne olduğundan çok imaj, algı ve bilinç yönetimi ön planda. Medya bu süreçte sadece bir araç. Medya imaj oluşturmaz, algı yönetmez, siz medya yoluyla imaj oluşturur ve algı yönetirsiniz. İletişim gibi. İletişim pozitif ve yararlı ilişki kurmaz. Siz iletişim yoluyla pozitif ve yararlı ilişki kurar ve yönetirsiniz. Başarı veya başarısızlık iletişime değil size aittir.

Örgütlü yalan ve sahtekârlık endüstrisi aracılığıyla, bir taraftan çoluk-çocuk kadın demeden masum insanları katlederken diğer taraftan kendinizi dünyanın en önde gelen insan hakları savunucusu olarak markalaştırabilirsiniz örneğin.

Ya da sömürgeleştirme, aç-yoksul bırakma, kaynakları ve zenginlikleri ele geçirme politikanızı milenyum çağına yaraşır şekilde demokrasi ve özgürlükler etiketi altında yürütebilirsiniz.

Veya elinizde hümanizm bayrağıyla, insan hayatını hiçe sayar, nüfusun en az yarısını insan olarak bile görmez, daima, ayıdan veya köpekten taraf olabilirsiniz

Yine gıda adı altında, insan sağlığını yok etmeye dönük bir sürü zararlı kimyasal üretip diğer taraftan sağlık araştırmalarına, sağlıkla ilgili kuruluşlara bağışta bulunabilirsiniz. Çevre katliamınızı, yeşil halka ilişkiler yoluyla, Caretta Caretta’ların hayatını kurtaran çevre dostu ürünlerinizle gizleyebilirsiniz. Örnekleri çoğaltmak mümkün.

İçinde bulunduğumuz çağda internet ve mobil iletişim teknolojileri; sahteliği, manipülasyonu ve çarpıklığı odağına alan imaj yönetimini, bireylerin gündelik yaşamına kadar indirdi. Bu mantığı içselleştiren insanlar, yeni medyanın yardımıyla, profesyonel bir desteğe veya ajansa ihtiyaç duymadan, kendileriyle ilgili bambaşka bir gerçeklik yaratabiliyorlar. Günümüzün görünürlüğü teşvik eden mekanizmaları sayesinde adeta yedi kat üzere inşa edilmiş sahte benlikler ve bizlikler habitatı içinde yaşamaya başladık.

Akılları ve zekaları üzerine ittifak edilen insanlar bile kolaylıkla bu serapvari kişiliklerin ağına düşebiliyor. Bunların ucuz emellerine alet olabiliyor. Bu nedenle hiç ummadığınız insanlarla hiç ummadığınız yerlerde karşılaşıyorsunuz. Karşılaştığınız yerin önemine göre hayal kırıklığınız derinleşiyor. Şener Şen’in baş rolünü oynadığı bir filmde (Namuslu, 1985) kapanış repliği vardı: “Namusluymuş Namussuz?”. Günümüzün imaj ve algı operasyonları bu repliği tersine çevirdi.

Herkesin kendi temsilini, bazen salt basit istekler için, istediği gibi oluşturduğu bir ortamda paronaya seviyesine varmaksızın dikkatli olmak, bir taraftan dostça ilişkileri teşvik edip yüceltirken, yanlışlıkları kimin yaptığına bakmaksızın herkesin duyacağı şekilde ifade etmek gerekiyor. Feraset ve basirete her zamankinden daha çok muhtacız!

GÜNDEM

Kayseri’nin imajına, telafisi uzun yıllar mümkün olamayacak bir darbe vurulmaya çalışılıyor. Yabancı düşmanlığı; hayır ve yardım severliğiyle, vefasıyla öne çıkmış bir şehir için korkunç bir yafta. Kent yönetimi, sivil toplum ve medya ile sinerji oluşturup daha güçlü bir aksiyon almalı. Bu güzel şehri kaos planları için pilot bölge seçenler, gereken mesajı almamış görünüyor. Kayseri’nin adı yabancı düşmanlığı, ayrımcılık, nefret söylemi ve şiddet ile anılamaz.

Sağlıcakla Kalın,

Prof. Dr. Hakan Aydın

 

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları