GEÇTİĞİMİZ günlerde Armağan Çağlayan'ın YouTube programına konuk olan Prof. Dr. Üstün Dökmen: “Başörtülü psikolog, başörtülü psikiyatrist, başörtülü PDR uzmanı olması meslek etiğine aykırıdır.” ifadelerinde bulundu.
Yediden yetmişe herkes konu hakkında yorumlarda bulundu.
Kimi din düşmanı dedi kimi yerinde buldu açıklamayı. Ama çoğunluk din düşmanı yorumlarında bulunarak hakaretler etti Dökmen'e.
Fakat gelin görün ki kimse devamını dinlememiş. Çünkü Üstün Dökmen programda sadece bunu demiyor. "Mesleki etik kaidesi gereği nötr olmak gerek, odaya Atatürk resmi asmak bile nötr olmaya manidir" diyor. O cümlelerin devamında Atatürk rozeti de olmaz, parti işareti, takım logosu, haç da olmaz diyor.
Sadece alacağımız kısmı alıp insanları ona göre yargılıyoruz. Üstün Dökmen bu yorumu yaparken aklımızda ne var ki bu denli olayın üzerine gidebiliyoruz? diye düşünmüyor değilim.
Bana göre bu kafa yapısından hiçbirimiz çıkamadık.
Ki şu açıklamadan bir başörtüsü düşmanlığı çıkarmak haksızlık olur.
Aynı şekilde yine bana göre, kesinlikle başörtülüden psikolog da olur doktor da olur hakim de olur.
Daha da açacak olursak bizim çok başarılı başörtülü sporcularımız da var. Bizim başörtülü valimiz de var.
Ki çok değil 2008 yılında,
Ana haber bülteninde başörtülü kızların açık lise sınavına girmesine tepki gösteriyorlardı.
O kızlar bugün hakim, savcı, psikolog, öğretmen.
Elbette başarıyı bir objeyle örtmek oldukça cahilce bir davranış olurdu ve ben konuyu şuraya bağlayacağım, Üstün Dökmen bana göre kendince doğru bulduğu mesleki bir açıklama yapmış. Konuyla ilgili tecrübeleri var mıdır bilinmez bu yüzden yargılamamak gerek diye düşünüyorum.
Ayrıca bu mantıkla bakıldığında başı açık biri başı kapalı biriyle de empati kuramaz.
Kafanın dışı değil içine bakmayı tez vakitte öğrenmeliyiz.