Yaşamımızın sürekli değişerek dönüşerek ilerliyor olması düşüncelerin beynimizden hızla geçmesi bizleri nasıl etkiyor aslında? Düşünceler duyguları, duygular düşünceleri kovalarken zaman akıp gider. Eskiden ‘’Ne ekersen onu biçersin evladım’’ diyen büyükler, Türk örf ve ananelerimiz bizlere bir takım duygu ve düşünceleri aktarmış ve düşünsel ve duygusal olarak doyurmuş olsa da zamanın hızı ve toplumsal yaşantı bizi durgun ruh halimizden, sakin ve sükünet dolu olan halimizden alır zaman zaman ve sıkıntılar üst üste art arda sıralanınca düşünceler bizi durgun halimizden çıkararak çok farklı yerlere sürükler. Hele ki hafızamıza kazılı olan o hatıralar bu durumla birleşince iş daha çıkılmaz hale gelebilir. En son ne zaman sakince durup kendimizle baş başa kalıp dinledik? Sanırım bu soruya çoğu kişi uzun zaman önce diye cevap verir. Doğrudur hak veriyorum. Düşünceler diyalektik şekilde duygulara dönüşür. Burada hatıralardan bahsetmek yerinde olacak, çünkü çoğu zaman beynimiz bize oyunlar oynar bilişsel çarpıtmalar yani daha önce yaşadığımız olayın tekrar edeceği fikri beyinde kayıtlı olunca doğru ve olumlu düşünmek yerine bazen olumsuz düşünceler beynimizi işgal eder. Mesela trafikte daha önce kavgaya karışmış bir kişi aynı olayı yaşayacakmışçasına her gün geçtiği aynı yoldan geçerken kötü düşüncelere kapılır gerçek olmasa da bu vatandaşta kötü düşünce ve peşinde kötü duygular peş peşe sıralanır. Yine kalıp düşüncelerden bir diğeri ‘’aşırı mükemmeliyetçilik’’; bizleri yanlış düşünmeye iter. Ben bunun en iyisini yapabilirim! Yada bunu yapamazsan bırakır giderim! gibi düşünceler bizlerin bazı işlerin başlamadan bitirmemize yol açar yine olumsuz düşünceler duygulara dönüşmüştür. Diğer yanlış düşünme tarzı ise aşırı genelleme ya da ayrıntılarda boğulmak olabilir. Aşırı genelleme önyargıların yoğunluğu sebebiyle oluşur ki buda bizim hayatımıza sekte vuran düşüncelerdendir. Tanıştığımız kişiler hakkında kafamızda yapacağımız genellemeler bizleri olumsuz düşüncelere ardından da olumsuz duygulara sevk eder. Ayrıntılarda boğulmakta beynimizi aşırı yorar ve artık kötü düşünceler kafamızdan taşmaya ve adeta fışkırmaya başlar. Diğer düşünsel hatamız karşımızdaki kişinin düşüncelerini okumaktır. Çok sık karşılaşılmasa da bu durum sağlıksız olmakla birlikte bizleri yine olumsuz düşünmeye sevk eder. İlişkilerimiz bozulur. Olay ve durumlara verdiğimiz anlamlarda bizleri etkiler. Fazla önemseme veya tamamıyla önemsiz kıldığımız olaylar bizlerde kötü düşüncelerin oluşmasına sebep olur. Kaza geçirmiş veya bir başarı sonucu ödül kazanmış bir kişi her iki durumu da çevreden gelen tepkilere rağmen büyütmemelidir. Yaptığımız diğer hata ise duygusal kararlar almaktır, fazla düşünmeden beyin süzgecinden geçirilmeden verilen kararlar daha sonraki dönemlerde karşımıza düşünsel hata olarak dönebileceği gibi yine duygularımıza tezahür ederek bizleri rahatsız eder.
Durumu diyalektik şekilde değerlendirdiğimizde; Bizler insan olarak yaşamımız boyunca aslında programlanmış şekilde zaten birçok yaşantısal olayla beyin olarak boğuşuruz ve hayatta kalabilmek içinde boğuşmak zorundayız. Düşüncelerimiz bizleri zamanla duygularımızla bütünleşmeyi öğretir ve hayata daha sıkı tutunmamıza yardımcı olur ve sürekli işleyen gelişen dönüşen yaşantımıza böylece daha mutlu devam etmiş oluruz. Biz hep güzel düşünelim ve her şey güzel olsun…