Bugünlerde kadın cinayetleri üzerine herkesin bir şeyler söylediği, failin lanetlendiği bir ortamda, onlara lanetler yağdırmak yerine konunun kökenine inmeyi önemli buluyorum. Elbette, bu cinayetler insanlığımızın büyük bir yarası, ancak burada temel sorunun iki eksende yattığını düşünüyorum: Eğitim ve hukuk.
Eğitimin, bireylerin kişiliklerini şekillendiren en önemli araçlardan birisi olduğunu düşünüyorum. Eğer insanlara iyi insan olmayı, empatiyi, saygıyı ve sorunlarını şiddet dışı davranışlarla da çözebileceğini öğretirseniz, bireyler karşılarına çıkan ilk yolu seçmek zorunda kalmazlar. Çünkü bu yol, doğru da olabilir yanlışta... Eğitim, bireylerin bu seçimlerinde doğruyu öğrenmelerine ve bu yolu tercih etmelerine yardımcı olacak bir pusuladır. Ancak bugün Türkiye’de, yaşanan bunca vahşetin ardından, eğitim sisteminin nereye gittiğini, toplumu hangi değerlerle donattığını sorgulamadan edemiyoruz.
Diğer en önemli konuda hukuk, toplumların temel taşı... Hukukun olmadığı bir yerde adaletin sağlanması mümkün değildir. Bugün, 2024 Türkiye’sinde yaşanan en büyük sorunlardan biri, hukuk sisteminin zayıflığı ve adaletin tam anlamıyla tesis edilememesidir. Hukukun üstünlüğünün ve hukukun güvenilirliğinin olmadığı bir ülkede herkes kendi adaletini sağlamaya çalışır. Güçlü olan istediğini yaparken, güçsüzler ezilir. Bu durum, zamanla bir toplumu kaosa sürükler ve sonunda suç makineleri yetişir. Hukuk sistemine olan güveni yitiren bireyler, ya şiddet yoluna başvurur ya da tamamen umutsuzluğa kapılır ve bu toplumun çürümesine çanak tutar.
Yaşanan bu elem durumlara dur demek ve değiştirebilmek için, ilk başta da söylediğim gibi acilen eğitime ve hukuka yatırım yapmalıyız. Eğitim sistemi, çocuklara sadece bilgi yüklememeli; onlara insan olmayı, ahlaki değerleri, vicdanı öğretmeli. Hukuk sistemi ise tarafsız, adil ve şeffaf olmalı. Aksi takdirde, sadece kadın cinayetleri değil, toplumun geneline yayılan bir çürüme kaçınılmaz olur.