Şenay Sarıaslan

Dilan & Engin Polat Çifti – Çürümüşlüğün Belgesi

Şenay Sarıaslan

Geçtiğimiz günlerde Engin Polat ve Dilan Polat'ın serbest bırakılması, kamuoyunda büyük bir yankı uyandırdı. Kara para aklamakla suçlanan bu çiftin tahliyesi, adalete olan inancın son kırıntılarının da tükenmesine neden oldu. Yıllarca alnının teriyle, emeğiyle çalışan insanların yaşadığı bu hayal kırıklığı, toplumda derin bir umutsuzluk yaratıyor. Alın teriyle kazanmanın bir anlamı var mı? Bu soruyu herkes birbirine soruyor artık. Emek harcamanın değersizleştiği bir dönemin içindeyiz ve bu durum toplumun moralini hızla çökertiyor.

Bu üzücü olayın en can sıkıcı tarafı ise toplumun bir kesiminin bu çiftin tahliyesine sevinmesi. İnsanların, böylesine ağır suçlamalarla karşı karşıya olan kişileri savunmak adına öne sürdükleri bahaneler akıl alır gibi değil. “Aileler, çocukları var”, “Dilan Polat’ın enerjisini seviyorum” ya da “Zaten herkes çalıyor” gibi savunmalar, ahlaki değerlerin ne kadar erozyona uğradığını gösteriyor. Toplumsal olarak ne zaman bu noktaya geldik? Ne zaman hırsızlık, yolsuzluk, kara para aklama gibi suçlar normalleşti?

Bir toplumun adalet duygusu, ona inanç ve güvenle bağlıdır. Eğer bu inanç kaybolursa, geriye ne kalır? Alın teriyle geçinmeye çalışan insanlar için bu tahliyeler bir tür alay konusu gibi algılanıyor. Çalışmak, emek vermek, dürüst olmak gerçekten de bu kadar mı değersizleşti? 

Adalete olan inanç zedelenmeye devam ettikçe, toplumda daha derin yaralar açılıyor. Ülkemizdeki adalet sistemine olan güvenin yerle bir olduğunu görmek, herkes için kaygı verici. Ancak toplum olarak adaletsizliklere göz yummak, onları normalleştirmek, geleceğimizi karartmaktan başka bir işe yaramaz. Bu olaylar sadece birer skandal değil, aynı zamanda toplumun vicdanına, adalete olan inancına atılan büyük bir darbedir.

Ne zaman adalete olan inanç kaybolsa, suçların sıradanlaştığı, vicdanların sustuğu bir topluma dönüşürüz. Bu tahliyeye sevinmek, aslında sadece bir bireyi ya da çifti savunmak değildir; aynı zamanda toplumsal ahlakın çöküşünü, adaletin zedelenmesini ve alın teriyle çalışmanın küçümsenmesini alkışlamaktır. Bu noktada hepimize düşen görev, adalete ve emeğe olan inancımızı koruyarak, bu tarz skandallar karşısında sesimizi yükseltmektir.

Bir toplumda adalet olmazsa, huzur da olmaz. Bugün yaşadıklarımız, yarınlara taşıyacağımız bir sorunun habercisidir. Adalete olan güvenimizi kaybetmek, geleceğimizi kaybetmektir. Unutmayalım ki, bugün yaşanan bu adaletsizliklere karşı sessiz kalmak, yarın daha büyük haksızlıklara yol açar.

Yorumlar 1
Banu Cindoruk 12 Eylül 2024 10:57

Arkadasim Yurtdisinda bahis kazandi parasini bile almadi ,sirf yasalardan dolayi bunlar halkla dalga gecer gibi enerjiye devam , zaten bütün bayilerinden bunlara para akiyordur , hasta sakat emekli kuyrugunda et kuyrugunda beklerken polatlar ucak filosu kurar

Yazarın Diğer Yazıları