Bugün masalımın son serisi ile sizlerleyim…
Gözlerinizi kapatıp hayal edin… Kum fırtınalarının dövdüğü altın renginde parıldayan bir çöl, yükselen devasa piramitler ve Nil Nehri’nin büyüleyici güzelliği... Antik Mısırdayız... Efsanelerin, tanrıların ve tanrıçaların bir araya geldiği, gizemli bir dünya. Eski çağlardan bugüne kadar bizi etkisi altına alan bir coğrafya.
Firavunların, tanrılarla iletişime geçtiklerine inanılan figürler olduğunu bilmek insanı gerçekten büyülüyor. Bir yandan kutsal bir lider, bir yandan bir tanrı… Her firavunun kendine has bir efsanesi var; kimisi halkını refah içinde yaşatmak için mücadele etmiş, kimisi ölümden sonra bile yüzyıllarca süren hırslarına yenilmiş. Mesela, Ramses… Bugün hâlâ tarihin tozlu sayfalarında gururla anılıyor. Çünkü bu figürler yalnızca birer lider değillerdi, aynı zamanda insan ruhunun sırlarına dair ipuçları da veren sembollerdi.
Antik Mısır efsaneleriyle Arap Gecelerinin büyüsü de burada birleşiyor aslında. O doğuya özgü gizem, karanlık gecelerde anlatılan masallar ve çöl rüzgârlarının taşıdığı hikâyeler… “Binbir Gece Masalları” denince aklıma hep sihirli lambalar, uçan halılar ve uzak diyarlardan gelen kahramanlar gelir. Hepsi de Nil kıyısında, piramitlerin gölgesinde yankılanan öyküler gibi bir araya toplanıyor.
Bu topraklarda dolaşırken ve bu figürleri gözlemlerken, insan neredeyse zaman kavramının ötesine geçiyormuş gibi hissediyor. Antik Mısır, tarihin başlangıcından bugüne bizi şaşırtmayı başarmış bir medeniyet. Kayıp sırları, hâlâ çözülemeyen gizemleri ve yüzyıllardır süre gelen bir merak... Belki de bu yüzden hep oraya dönmek, piramitlerin ardında yatan hikâyeleri öğrenmek istiyoruz.
Mısır insanı gerçekten duygudan duyguya sürüklüyor. Bir tarafta zenginliğin yaşandığı hayatlar diğer taraftan yoksulluğun dibine kadar hissedildiği yaşamlar. Gündüzü başka gecesi bambaşka bir ülke… Gece rengârenk ışıklar, her yerden yükselen müzikler ve izleyenlerin unutamayacağı dans şovları… Tabii bir de geçmişin sırları, efsaneler, tanrılar, ölümsüzlükler… Kısacası benim anlatmaya, sizin de okumaya doyamayacağınız bir ülke, bu yüzden tadında bırakıyor ve sizlere de Mısır’ı gidip görmenizi tavsiye ediyorum.