Şenay Sarıaslan

Misafirlik bitti mi?

Şenay Sarıaslan

Bir zamanlar bir dost meclisinde, biri 'Misafir umduğunu değil, bulduğunu yer,' demişti. O zamanlar bu söz bana biraz acımasız gelmişti. Ama bugün, Suriyelilerin Türkiye’deki varlığına baktıkça, bu sözün ne kadar derin bir anlam taşıdığını anlıyorum.

Savaşın ne demek olduğunu, evini, yurdunu terk etmenin ağırlığını elbette anlayabiliriz. İnsanlık adına yardım elimizi uzatmamız da zaten bizim genlerimizde var. Ancak bu misafirliğin sürekliliği ve şekli konusunda sorular sormaya başladığımız bir dönemdeyiz. Özellikle, kendi ülkelerinde savaşmayan, burada taşkınlık yapan, silah sıkan ve bir milletin ortak değerlerine saldıracak kadar ileri gidenlerin durumu, misafirlik sınırlarını çoktan aşmış gibi görünüyor.
Geçtiğimiz günlerde Atatürk büstüne yapılan çirkin saldırı, bardağı taşıran son damla oldu. Mustafa Kemal Atatürk, bu topraklarda yaşayan herkesin ortak değeridir. O’na yapılan saygısızlık, aslında hepimize yapılan bir saygısızlıktır. Elbette ki birkaç kişinin yaptığı bu davranışı genellemek haksızlık olur, ancak toplumda büyüyen huzursuzluğun nedeni tam da bu gibi olaylardır.
Son dönemde Suriyelilerin ülkelerine geri dönüş yapmaya başlamaları, Türkiye’de bir rahatlama hissi oluşturdu. İnsanlar, sokaklarda daha huzurlu yürüyebilmenin, bir toplumsal ağırlıktan kurtulmanın sevincini yaşıyor. Bu durum, aslında sadece sosyolojik değil, ekonomik bir dönüşüm de vaat ediyor.

Ekonomik Boyut ve İstihdam

Suriyelilerin Türkiye'de iş gücü piyasasına etkisi uzun süredir tartışılıyor. Kimi kesimler, onların ucuz iş gücü sağladığını ve piyasayı dengelediğini savunsa da gerçek şu ki, bu durum yerli iş gücünün düşük maaşlara mahkûm edilmesine ve kayıt dışı ekonominin büyümesine neden oldu. Suriyeliler gittikçe, iş piyasası yavaş yavaş normale dönebilir. Kayıt dışılığın azalması, işverenlerin daha nitelikli ve eğitimli işçilere yönelmesine yol açabilir. Bu süreçte özellikle genç nüfusa yeni istihdam alanları yaratılması mümkün. Ancak bu, bir planlama meselesidir ve doğru yönetilmesi gerekir.

Yeniden Kendi Olmak

Belki de en önemlisi, Türkiye’nin yeniden kendi kimliğini ve düzenini bulmasıdır. Uzun zamandır bu topraklarda hem sosyolojik hem de kültürel bir gerilim yaşıyoruz. İnsanlar, kendi mahallelerinde yabancı gibi hissetmeye başlamıştı. Şimdi, bir yandan barışçıl bir geri dönüş süreci başlarken, bir yandan da ülke halkının öz kimliğine ve huzuruna kavuşması için bir fırsat doğuyor.
Misafirlik güzeldir, ama tadında kalırsa. Kimse kalıcı bir yük taşımak istemez. Artık Suriyelilerin kendi topraklarında yeni bir hayat kurma zamanı gelmiştir. Bu süreçte biz, komşuluk hukukuna uygun şekilde üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz. Ama unutulmamalıdır ki ev sahibi de huzuru hak eder. Türkiye halkı, Suriyelilerin barış içinde dönmesine seviniyor çünkü bu, kendi geleceğine dair daha umutlu olmasını sağlıyor.

Misafirlik güzeldir, ama bir gün sona ermek zorundadır. Çünkü misafire duyulan hoşnutluk, ev sahibinin huzuruyla sınırlıdır.
 

Yazarın Diğer Yazıları