Yıldırım: 'En acil konu, adalete hak ettiği itibarı kazandırmaktır'

Başbakan Binali Yıldırım, bugün adliye saraylarının, bulundukları il ve ilçenin en gösterişli ve itibarlı binaları haline geldiğini belirterek, 'Adalet devletin temeli, adalet olmayınca hiçbir şey olmaz. Onun için ülkemizin en acil konusu, adalete hak ettiği itibarı kazandırmaktır.' diye konuştu.

Yıldırım: 'En acil konu, adalete hak ettiği itibarı kazandırmaktır'

Başbakan Binali Yıldırım, "Adli Veri Bankası Tanıtım Töreni"nde konuşma yaptı. Yıldırım yaptığı konuşmada, yargı alanında son yıllarda reform niteliğinde birçok düzenlemenin hayata geçirildiğini ancak algıdaki düzelmenin yapılanlarla orantılı olmadığını belirtti.
 
Memnuniyette yüzde 10'luk bir artış olmakla birlikte kamuoyunda, vatandaşlar arasında yargıyla ilgili algının henüz istedikleri düzeye ulaşmadığını dile getiren Yıldırım, hedeflerinin yüzde 75 ve üzerinde memnuniyet oranı olduğunu bildirdi.
 
AK Parti hükümetlerinde sağlık, ulaşım, eğitim ve birçok alanda vatandaş memnuniyetinin yüzde 70'in üzerinde gerçekleştiğini ifade eden Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
"Sadece yargıda değil maalesef son yıllarda adalet sistemimizde hiç hak edilmeyen bazı olayları birlikte yaşadık. Çok uzağa gitmeyelim, 2007 cumhurbaşkanlığı seçiminde Türkiye, bir yargı icadıyla karşı karşıya kaldı. '367 milletvekili olmadan Mecliste cumhurbaşkanı seçimi yapılamayacağı' gibi yargı camiasının duayeni sayılan isimler tarafından ortaya atılan icat neticesinde cumhurbaşkanlığı seçimi tıkandı.
 
Biz bugün cumhurbaşkanlığı sistemine giden adımları o gün yaşanan kriz dolayısıyla atmak zorunda kaldık. Bugün halk oylamasına konu olan anayasa değişikliği esasen 2007'de cumhurbaşkanının seçilememesi dolayısıyla gittiğimiz halk oylamasında cumhurbaşkanının vatandaşça doğrudan seçilmesini öngören anayasa değişikliğinin eksik kalan kısmının tamamlanmasıdır. Önümüzdeki aylarda yapacağımız anayasa değişikliği esasen budur. Olayı bu şekilde görmek lazım."
 
"GEÇ KALAN ADALET, ADALET DEĞİLDİR"
 
Yargıyla ilgili şanssızlıkların bununla sınırlı kalmadığını anlatan Yıldırım, Erzincan'da başlayan sonra büyüyen, kamu vicdanını yaralayan birtakım gelişmelerin yargıyla ilgili yeni bir reformu gündeme getirdiğini belirtti.
 
Yıldırım, amaçlarının, yargıdaki etnik yapılanmayı, adam kayırmacılığını ortadan kaldırma ve "Adalet mülkün temelidir." prensibini hakim kılma olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:
 
"Bir tehlikeyi bertaraf ederken farkında olmadan başka bir tehlikenin kapımızı çaldığının farkına varmadık. Bizim memlekette bir tabir vardır, 'Tatarından kurtardık, beterine rastladık.' FETÖ'cüler sinsice maalesef 2010 referandumundan sonra yürüttükleri faaliyetleri aleni hale getirmiş ve yargıyı tamamen kendi kirli emelleri uğruna kullanma cihetine gitmiştir. Ondan sonra da yaşanan 17, 25 Aralık, 15 Temmuz darbe girişimi artık bu aymazlığın, bu hukuk tanımazlığın zirveye ulaştığı olaylar olarak karşımıza çıktı. Bunları hep beraber yaşadık."
 
Kendisinin AK Parti hükümetlerinde uzun yıllar Ulaştırma Bakanı olarak görev yaptığını hatırlatan Yıldırım, "Doğrusu biz hep şunu vatandaşa söyledik, trafikte hız felakettir, internette hız berekettir. Şimdi buna şunu da ilave ediyorum, trafikte hız felakettir, adalette, yargıda hız berekettir. Yargının hak ettiği güveni kazanması için yargılamada hızlanmamız lazım. Geç kalan adalet, adalet değildir. İnsanlar, adaletin erken tecelli etmesini, yüreğinin soğumasını arzu ediyor." ifadelerini kullandı.
 
Başbakan Yıldırım yaptığı konuşmada, "Erken karar verip, erken hüküm vermenin getireceği sıkıntıları sizler, bizlerden iyi bilirsiniz. İstersiniz ki terazinin iki kefesi de eşit olsun, adaletin esasıdır, düzenidir." ifadesini kullandı.
 
Ancak vatandaş tarafından bakıldığında, geciken adalette yargıya olan güveninin azaltıldığına işaret eden Yıldırım, bunun için adalet saraylarının yapıldığını, ancak alınacak kararların hepsinden daha önemli olduğunu, bunun da çok iyi bilindiğini kaydetti.
 
Yıldırım, bugün adliye saraylarının, bulundukları il ve ilçenin en gösterişli ve itibarlı binaları haline geldiğini belirterek, "Adalet devletin temeli, adalet olmayınca hiçbir şey olmaz. Onun için ülkemizin en acil konusu, adalete hak ettiği itibarı kazandırmaktır." diye konuştu.
 
Başbakan Binali Yıldırım, vatandaşın beklentisinin soruşturma ve kovuşturma olduğunu vurgulayarak, konuşmasına şöyle devam etti:
 
"Yargı, soruşturmayı polise havale etmiş, kovuşturmayı da bilirkişiye havale etmiş. Bunun adına da 'yargı' diyorlar. Böyle değil, bu haksızlık. Soruşturmanın, neden polise, kolluğa havale ettiği kanaati var? 17 Aralık'ta biz bunu gördük. 17 Aralık'taki dosyalardan savcıların en son haberi oldu. Polis, birisi isimsiz, imzasız ihbarda bulunuyor, bu masada oturan. Yanındaki masada oturan da onu alıyor, sınırsızca dinlemeler, sınırsızca hukuka uymayan delil toplamalar sonunda şu kadar dosya oluyor, gidiyor savcıdan toptan bir olur alıyor, ondan sonra da işlem başlatıyor. Bu yargı, yargı değildir. Bu yol, yol değil. İşte bunlar, sonunda ortaya çıktı, 17 Aralık'ta bütün foyaları ortaya çıktı."
 
"BİR DİNLEME YAPILIYOR, BENİM EN YAKINIMDAKİ İNSAN İÇİN"
 
Başbakan Yıldırım, "İsim vermeyeceğim, bir dinleme yapılıyor, benim en yakınımdaki insan için. Bunu bir şekilde ben öğreniyorum. İçişleri Bakanı'na, o dönemdeki söylüyorum, diyorum ki 'böyle bir dinleme var.' Gidiyor ilgili birime, diyor ki 'böyle bir şey yok.' Adalet Bakanı'na söylüyorum, 'böyle bir şey var' gidiyor diyor ki 'efendim böyle bir şey yok.' 'Olmaz, gidin bir daha bakın' diyorum. Bir daha bakıyorlar, yine bir şey yok. UYAP'a bakıyorlar, UYAP'ta yok, polisin dosyalarına bakıyorlar orada yok. 2 gün sonra bu dinleme kesiliyor. Sonra ikinci hakimlikten yapılan bu dinleme, dördüncü hakimlikten tekrar başlıyor. Bu sefer tekrar arkadaşları yola çıkarıyoruz, gidip geliyorlar yine bir şey yok. O dosya 17 Aralık'ta önümüze çıkan dosya. Ne UYAP'a koyuyor ne kollukta bir soruşturma numarası veriyor, tamamen masa altı, çekmece altı bir çalışma. Yani yasa dışı bir yasal işlem. Bu camiaya yakışır mı? Bu camianın itibarını aşağıya çeken, onlarca olay yaşadık geçmişte. Allah'a şükür bunlar geride kaldı." değerlendirmesinde bulundu.
 
15 Temmuz'un Türkiye için her bakımdan bir milat olduğunu ifade eden Yıldırım, "O gece savcılarımızın, elimizdeki vatansever askerlerimizle, polislerimizle, emniyet müdürlerimizle beraber aynı anda gözaltıları başlattılar. İşte o zaman bu alçaklar, asker kılığındaki teröristler bir kez daha gördüler ki bu ülkenin vatansever evlatları, FETÖ'cülere, bölücülere bu ülkeyi asla teslim etmiyor." diye konuştu.
 
Başbakan Yıldırım, bu vesileyle o karanlık gecede aydınlık Türkiye'nin kahramanlarını, bu yolda hayatını seve seve veren şehitleri rahmet ve şükranla andı, gazilere hayırlı, uzun ömürler diledi.
 
Ayrıca savcıların da 15 Temmuz'da çok güzel iş yaptığına işaret eden Yıldırım, "Ciddi bir başarı, bu darbenin başarıyla alt edilmesinde büyük gayret gösterdiler. Kendilerine de teşekkür ediyorum." ifadesini kullandı.
 
Yıldırım yaptığı konuşmada, tanıtımı yapılan veri bankasının bilişim ve iletişim alanında son 15 yılda ülkede yapılan önemli çalışmaların bir sonucu olduğunu söyledi.
 
Yıldırım, 2008 sonunda "e-devleti" hizmete alırken Adalet Bakanlığı içinde özel bir birim oluşturulduğunu ve Bakanlık mensuplarının adaletle ilgili verileri, bilgileri üretecek altyapıyı orada kurduklarını anımsattı. Yıldırım, daha sonra UYAP'ın geliştiğini ve bugün de Adli Veri Bankası ile yeni bir boyuta geçildiğini kaydetti.
 
Törende gösterilen tanıtım filminde, Adli Veri Bankası'nın Erzincan Adliyesi'nde uygulanmasına ilişkin bilgilerin yer aldığını ifade eden Yıldırım, "Bunlar çok güzel şeyler. Eskiden hatırlıyoruz bir evrak, geçmiş yıllara ait bir evrak almaya, öğrenmeye gidersek adliyenin bodrum katında kollarında siyah eldivenler, kolluk olan kalın gözlüklü insanlar vardı. Onlara yalvarıyorduk. İçeriye girip tozlardan temizleyerek evrak arıyorlardı. Bir hatır gönül, yalvar yakar bir evrağı yarım günde, bir günde zor bulurduk." diye konuştu.
 
Yeni uygulamanın büyük kolaylık sağlayacağını söyleyen Yıldırım, bu imkanları Türkiye'de her alanda kullanmanın, vatandaşın hayatını kolaylaştırmanın, yaşam kalitesini artırmanın hükümetlerinin en önemli görevleri arasında olduğunu belirtti. Başbakan Yıldırım, şöyle devam etti:
 
"O yüzden bizim partinin adı Adalet ve Kalkınma Partisi'dir. İki temel konuyu esas aldık. Adalette, kalkınmada çok daha fazla şeyi çok daha önce yaptık ama adaletteki yapacaklarımızda biraz geciktik. Çünkü maalesef ihanete uğradık. Artık bunlar da geride kaldı. İşte yargıdaki her türlü temizlik tüm hızıyla devam ediyor. Şunu büyük bir memnuniyetle sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu alçak FETÖ ile ilgili temizlikte yargıdaki başarımız diğer kurumlara göre çok daha iyi durumda. Bu tesadüfi değil. Çünkü siz en önce yüzleşen kurumsunuz. 2010 referandumundan sonra bu FETÖ'cüler su yüzüne çıktılar, kazık attılar size ve kendilerini ifşa ettiler. O kadar özgüven sahibiydiler ki 'Artık bize kimse bir şey yapamaz'... Orada listelerde ayıklama yaparken kendilerini ele verdiler ve günü geldiğinde de hepsini teker teker tespit edip, ayıkladınız. Bugün 3 bin 581 hain sizin aranızda artık yok. Bu önemli bir gelişme. Ayrıca yardımcı personelden 4 bin 235'ini yine sistemden temizlediniz. Fakat bunlarla yetinmeyin. Hala alt kademelerde mutlaka bu yapıya sahip olan, PDY ve FETÖ organizasyonuna sahip olan insanlar vardır. Bu konudaki çalışmalara rehavete düşmeden özellikle devam etmenizi bekliyorum."
 
"223 ADALET SARAYI İNŞA EDİLDİ"
 
Yargıyı hızlandıracak, yargıyı zamanında tecelli ettirecek birçok yeni müesseseyi hayata geçirdiklerine dikkati çeken Yıldırım, istinaf mahkemelerinin yüksek yargının yükünü azaltacağını düşündüğünü kaydetti. Başbakan Yıldırım, "Bunlar faaliyete geçti ve inşallah önümüzdeki birkaç sene içerisinde yargıdaki hız daha da artacak. Yargılamada vatandaşın beklediği makul süre yakalanmış olacak. Buna inanıyoruz." dedi.
 
15 yıldır adaleti ve kalkınmayı birbirinden ayrı tutmadıklarını, her zaman, adaletin tam olarak tesis edilmesiyle gerçek kalkınmanın mümkün olacağını savunduklarını belirten Yıldırım, bu bilinçle hukukun temellerini güçlendirecek, işleyişini hızlandıracak atılan her yeni adımın kendilerini heyecanlandırdığını kaydetti.
 
Yıldırım, 223 adalet sarayı inşa edildiğini ve gerekirse yenilerinin de inşa edileceğini dile getirerek, şunları kaydetti:
 
"Bu heyecanın verdiği azimle yargı süreçlerini hızlandırmak için hakim ve savcı sayılarında yüzde 70'e varan bir artış temin ettik. Yargı mensuplarını 9 binden yaklaşık 16 bine yükselttik. Neredeyse yüzde 100'e yakın bir artıştan bahsediyoruz. Bütün bunlar yargılamanın, yargının hız kazanması, adaletin gecikmeden tecelli etmesini sağlamak için.
 
Ulusal Yargı Ağı Projesi ile bütün adliyeler ve ilgili birçok kurumu elektronik sistemle birbirine bağladık. Ses ve görüntü bilişim sistemi SEGBİS ile savunma alma gibi birçok işlemin uzaktan görüntülü olarak yapılmasına imkan verdik. Olur ya insanın sağlığı el vermiyordur, fiziki şartlar müsait değildir. Uzaktan ifade alma imkanı getirdik. Böylece ceza yargılamalarının masraflarını da bir ölçüde azaltma imkanına sahip olduk. İstinaf mahkemeleri çok önemli bir boşluğu doldurdu. Her şey yüksek yargıya temyize gidiyordu. Şimdi belirli sınırlar getirildi ve bu sınırlar altında parasal sınırlar, cezai sınırlar, hürriyeti kısıtlayan cezalarla ilgili sınırlar kondu. Buna göre o sınırlar altında kalan davalar hemen temyiz mahkemesi olarak istinaf mahkemelerinde görülecek ve daha yukarıya gitmeyecek. Böylece Yargıtay'ın, Danıştay'ın yükü de önemli ölçüde azalmış oldu."
 
Yıldırım yaptığı konuşmada, bir yandan hak arama yollarının çoğaltıldığını, bir yanda da hizmetin vatandaşın ayağına götürüldüğünü belirtti.
 
Vatandaşın bilgi edinme hakkının anayasal güvence altına alındığını söyleyen Yıldırım, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru hakkını getirdiklerini anımsattı.
 
15 Temmuz'dan sonra bir olağanüstü hal süreci yaşandığını dile getiren Yıldırım, FETÖ'yü sistemin içinden temizlemek, devletteki paralel yapılanmaya son vermek için olağanüstü halin devam ettiğini aktardı.
 
Başbakan Yıldırım, olağanüstü halin vatandaş için değil devlet için ilan edildiğine dikkati çekerek, bu alçak örgütün mensuplarının başka türlü temizlenme imkanı olmadığını söyledi.
 
Olağanüstü halin devam edeceğini vurgulayan Yıldırım, şöyle konuştu:
 
"Olağanüstü hal dolayısıyla memuriyetten çıkarılanlarla ilgili yargı yolu biliyorsunuz kapalıydı ve bu yüzden de 70 bin civarında dosya, bireysel başvuru ile Anayasa Mahkemesinde bekliyordu. Şimdi en son yaptığımız düzenleme ile itiraz yolunu hukuki bir zemine kavuşturduk. Bu idari işlemler her bakanlıkta, her kurumda bugüne kadar yapılageldi. Buna da imkan veren Kanun Hükmünde Kararname (KHK) hükümleri var ancak bunu yeterli görmedik. İleride bu davaların Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine gitme ihtimaline karşı bir yeni düzenleme yaptık, bir itiraz komisyonu oluşturduk. Bu itiraz komisyonu 7 kişiden oluşturulacak. Atama şekilleri belli. 3'ü Başbakanlık, diğerleri Adalet Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Yargıtay ve Danıştayın tetkik hakimlerinden HSYK tarafından seçilecek ve böylece oluşturulan bu komisyon, bu itirazları inceleyecek. Bu inceleme sonunda ya görevine iade edilecek ya da 'İdarenin verdiği karar doğrudur' diyecek. Bunu yaptıktan sonra artık bu kişilere yargı yolu açılmış olacak. Bulunduğu konuma göre ya Danıştay’a gidecek ya da İdare Mahkemesine gidecek, ondan sonra kademe kademe hak arama yollarını deneyecek. En son bireysel başvuruya gidecek."
 
Bireysel başvurudan da sonuç alamayanların AİHM'e gideceğini vurgulayan Yıldırım, konuşmasını şöyle sürdürdü:
 
"Yaptığımız bu düzenleme bir anlamda OHAL süresince dahi hak arama, yargı yolunun açılmasıdır. Böylece, bütün mağduriyetleri ortadan kaldıracak. Her ne kadar ihanet yapmış, suç işlemiş olsalar da Türkiye bir hukuk devleti, hukuk devletinin gereği de herkesin hakkını, hukukunu sonuna kadar aramasıdır, araması için zemin hazırlanmasıdır, yaptığımız budur. Bu itiraz mekanizmasını da önümüzdeki günlerde devreye alacağız. Böylece etkin itiraz sistemini de başlatmış olacağız. Burada verilen kararlar adli karar değil burada verilen kararlar idari kararların kesinlik kazanmasıdır. Dolayısıyla bu kararlar hak arama yollarını açmaya yarayan kararlar olacak."
 
"MAĞDURİYETLERİNİ ÖNLEMEK BİZİM GÖREVİMİZDİR"
 
Hazırlanan mekanizmayla itiraz yapılabileceğini aktaran Yıldırım, "Yargılama yolunu açmış oluyoruz ama bu ülkeyi yıkmaya çalışanlar, tekrar sağdan soldan, arka kapıdan içeri giremezler. Bunu da bilsinler. Böyle bir imkan yok. Bu kadar büyük bir tehlikeyle karşı karşıyayız, yılların biriktirdiği yıkıcı bir faaliyetle karşı karşıyayız. Ola ki tek tük kazaya kurban gidenler olabilir, mümkündür, bunların mağduriyetlerini önlemek hukuk devleti olarak da bizim görevimizdir. Bunun için bütün hukuki mekanizmaları eksiksiz çalıştırmak için elimizden gelen gayreti gösteriyoruz." diye konuştu.
 
Merhamet duygusu ya da intikam duygusuyla değil adaletle muamele edeceklerini belirten Yıldırım, "Çünkü adalet mülkün temeli. Adalet olmayan yerde hiçbir şey olmaz. Onun için hepimizin, hepinizin görevi, adaletin gecikmeden tecellisi için bütün imkanları seferber etmemiz lazım." dedi.
 
Vatandaşların "Silahı alan, insanları öldürenler belli, niye bunlar hala yargılanmadı?" diye kendisine sorduğunu dile getiren Yıldırım, şunları kaydetti:
 
"Görüntülerde insanları öldüren, insanlar üzerine bomba atanlar, bunu itiraf edenler, her türlü delili elde olanlar ayrı bir paket halinde niye yargılanmaz? Vatandaş bunu soruyor, ben de size soruyorum. Bunları ayrı yargılayın, bunlarla irtibatlı, bağlı olanları tekrar yargılayın. Vatandaşın yüreği soğusun. 'İdam, idam' diye insanlar niye sokaklarda bağırıyor. Sonuç görmek istiyorlar. Tabii bu yargının işi, bunları yargı mensuplarına anlattığımız zaman bize bir sürü şey anlatıyorlar, anlamadığımız bir sürü tabirler söylüyorlar ama vatandaş bunların hiçbirine itibar etmiyor."
 
"BU YARGILAMA 40 YILIN HESAPLAŞMASIDIR"
 
Vatandaşların elçisi olduğu için onların sıkıntılarını dile getirdiğini belirten Yıldırım, şu ifadeleri kullandı:
 
"Vatandaştan ne duyuyorsam, ne dinliyorsam size söylemek durumundayım. Böyle bir fırsat da her zaman ayağıma gelmiyor. Dolayısıyla beklentimiz çok açık. Bu yargılama 40 yılın hesaplaşmasıdır, onun için burada ehem mühim meselesini iyice görmemiz lazım. Birinci dereceden darbeciler, ikinci dereceden örgüt mensupları, üçüncü dereceden onlara yardım yataklık edenler vesaire. Bu şekilde bir bakış açısıyla bu işi hızlandırırsak, bir an önce bunların sonuçları ortaya çıkarsa milletin hırsı da inecek, yüreği de soğuyacak. Böylece giden geri gelmiyor ama en azından 'Adalet tecelli etti, cezalarını buldu' diyecekler."
 
Yargılamada hızı artırmak için her gün yeni teknolojiler, uygulamalar geldiğini, bu uygulamaların vatandaşa tanıtılmasının önemli olduğunu belirten Yıldırım, kendisi ilk işe girdiğinde iki ayda aldığı sabıka kaydının, şimdi hemen bir tuşa basılıp alındığını söyledi.
 
Yıldırım, "Türkiye aslında çok mesafe katetti ama bu alçak FETÖ'cüler, katettiğimiz bu mesafeyi gölgelediler. Yargının hiç hak etmediği böyle bir olumsuz algıyı yaydılar. Şimdi süratle, bu ağırlıklardan, bu mikroplardan sistem temizlenecek ve yargı camiamız, adalet sistemimiz hem binalarıyla hem kararlarıyla en güzel şekilde milletin güvenini kazanacak, içeride dışarıda haksız tenkitlerin önüne geçeceğiz." dedi.
 
Başbakan Yıldırım, hayata geçirilecek sistemin hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür etti.
 
TÖRENDE "ADLİ GOOGLE" KAMUOYUNA TANITILDI
 
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başlayan programda, "Adli Google" olarak nitelendirilen Adli Veri Bankası'nın, Erzincan adliyesinde nasıl uygulandığına ilişkin tanıtım filmi izlendi.
 
Konuşmaların ardından Başbakan Yıldırım, İzmir adliyesine videokonferans yoluyla bağlanarak İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Doğru'dan çalışmalara ilişkin bilgi aldı.
 
Yıldırım'ın, "İşler kesat herhalde İzmir'de, bak salon bomboş." demesi üzerine İzmir Cumhuriyet Başsavcısı Doğru, 3. Ağır Ceza Mahkemesinin duruşma salonunda olduğunu, bugün duruşma olmayan bir salon seçtiklerini belirtti.
 
Başsavcı Doğru, "Adalet Bakanı'ndan bir isteğiniz var mı hazır buradayken?" diyen soran Başbakan Yıldırım'a, bütün ihtiyaçlarının karşılandığını, hiçbir sıkıntılarının olmadığını söyledi.
 
Yıldırım'ın, "Bizim küçük bir sıkıntımız var, daha hızlı yargılama istiyoruz." karşılığını vermesi üzerine salonda renkli anlar yaşandı.
 
Başsavcı Doğru, İzmir'de, Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili soruşturma ve kovuşturmaların sürdüğünü, çalışmaların süratli şekilde devam ettiğini belirtti.
 
Yıldırım, yakından takip ettiğini söylediği İzmir'de, son zamanlarda, suçun oluşmasından önce çok ciddi hazırlık çalışması yapıldığı belirtti. Başbakan Yıldırım, İzmir'de gerek sosyal medyadaki gerekse fiziki suçların önlenmesinde önemli başarılar elde edildiğini belirtti.
 
Programa, Başbakan Yardımcısı Veysi Kaynak, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, idari ve adli yargı temsilcileri ile diğer yetkililer katıldı. HABER-FOTO: BAŞBAKANLIK BASIN MERKEZİ