Yıldırım: 'Şehitlerimizin hakkını yedirmeyiz'
Başbakan Binali Yıldırım, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, 15 Temmuz'un 1. yılını geride bırakırken o gece her biri destan yazan şehit ve gazileri minnet ve şükranla yâd etti.
Bütün vatandaşların bu millete diz çöktürülemeyeceğini, milletin teslim alınamayacağını bir kez daha dosta ve düşmana gösterdiğini ifade eden Yıldırım, milletin yazdığı bu destana destek veren her partiden milletvekillerini saygı ve sevgiyle selamladı.
Aziz milletin hukukunu korumak için darbecilere karşı duran, vatansever asker, polis, savcı ve medya mensuplarını da selamlayan Yıldırım, dün Hakkari'nin Yüksekova ilçesinde teröristlerin hain pususu sonucu yaralanan ve durumları iyi olan 17 askere Allah'tan şifa diledi.
Yıldırım, Tunceli'de geçtiğimiz haftalarda PKK tarafından şehit edilen öğretmen Necmettin Yılmaz'a Allah'tan rahmet, ailesine başsağlığı ve sabır temennisinde bulundu.
Birkaç gün önce Diyarbakır'ın Lice ilçesinde bölücü terör örgütü tarafından kaçırılan baba Ömer Mazlum ve oğlu Musa Mazlum'a da Allah'tan rahmet dileyen Yıldırım, dün yaylada hayvanlarını otlatırken hiçbir şeyden haberi olmayan Tayyip Fidan isimli vatandaşı da alçakların katlettiğini anımsattı.
AK Parti teşkilatının ilçe başkanı ve yardımcılarını bu cani terör örgütünün elemanlarının şehit ettiğini aktaran Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Terör örgütü darbe üstüne darbe aldıkça bulduğu her fırsatta artık masum, savunmasız insanlara saldırıyor, gerçek yüzünü bir kez daha gösteriyor. Bu, esasında terörün tabiatında vardır. Terörist kalleştir, korkaktır. Artık bölücü terör örgütü çaresizdir. Kesintisiz süren operasyonlarla örgüt nefes alamaz duruma gelmiştir. Şu anda bölgede çok yoğun biçimde operasyonlar gece gündüz devam ediyor. Bırakın örgüte adam bulmayı, mühimmat depolamayı, yiyecek sağlamayı bile temin edemeyecek hale geldiler. Dağlarındaki inlerinde bile saklanamıyorlar. Çaresizliklerinin nedeni budur. Bunun için sivil ve savunmasız vatandaşlarımızı hedef alıyorlar. Bu topraklarda tek bir terörist kalmayıncaya kadar bütün örgütlerle mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz. Sadece sınırlarımız içinde değil sınır ötesinde de uluslararası hukuktan doğan haklarımızı kullanarak terör mücadelesine devam edeceğiz."
Başbakan Yıldırım, geçtiğimiz haftayı 15 Temmuz Demokrasi ve Birlik günü dolayısıyla dolu dolu şehitleri anmak üzere birçok etkinlikle tamamladıklarını dile getirdi.
81 ilde bir hafta boyunca etkinlikler yapıldığını, şehitlerin kabirlerini, kıymetli ailelerini ve gazileri ziyaret ettiklerini, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ankara ve İstanbul'daki bütün anma törenlerine katıldıklarını hatırlatan Yıldırım, "Hafta sonunda darbe girişiminin başladığı saatler itibarıyla şehitlerimiz andık. O saatlerde tıpkı 15 Temmuz gecesinde olduğumuz gibi millet olarak bir ve beraber olduk. 81 ilin meydanları birbirine kilitlendi, aynı kelime ve duygularla darbeyi hep bir ağızdan lanetledik. Şehitlerimize yapılan dualara hep bir ağızdan 'amin' dedik. 90 bin camide salalar tıpkı o karanlık gecede olduğu gibi tekrar okundu, vatandaşlarımız meydanlara akın etti, demokrasi nöbetleri tutuldu." diye konuştu.
Yıldırım, Türkiye'nin her köşesindeki nöbetlere gurbetçilerin de katıldığını, Almanya, Belçika, Hollanda, Fransa, ABD, Kanada, İngiltere, Sırbistan, Gürcistan, Macaristan, Romanya, Libya, Suudi Arabistan, İsrail, Kolombiya, Tanzanya, Sudan, Kenya, Senegal, Nijer ve sayamadığı pek çok ülkede darbe girişiminin lanetlendiğini, Makedonya'nın başkenti Üsküp'te farklı şehirlerden çok sayıda kişinin anma töreni için bir araya geldiğini aktardı.
15 Temmuz akşamı İstanbul'da, Şehitler Köprüsü'nde vatandaşlarla birlikte yürüdüklerini anımsatan Yıldırım, şunları kaydetti:
"Sadece köprüde şehadete erenler için değil gelmiş geçmiş vatanın bağımsızlığı, milletin birliği ve demokrasi için şehit olan bütün vatan evlatları için ellerimiz semaya kalktı. O kutlu şehitler vatanını 1 dolara satmaya kalkan FETÖ'cü katillere karşı koyarken bir an bile tereddüt etmediler. Onlar şairin ifadesiyle, 'Sahipsiz olan memleketin batması haktır, sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır' dediler ve darbecilere geçit vermediler. Necip milletimiz, 15 Temmuz'un yıl dönümünde şehitlerine sahip çıkarak büyük bir ahde vefa örneği göstermiştir. O duygu dolu anlarda 15 Temmuz'u adeta yeniden yaşadık, milletin mücadelesini yeninden hatırladık. Köprünün Anadolu yakasında yiğitlerin şehit düştüğü noktada inşa edilen Şehitler Makamının açılışını, sabaha karşı da Ankara'da Cumhurbaşkanlığı Külliyesi karşısında inşa edilen 15 Temmuz Şehitler Abidesi'nin açılışını gerçekleştirdik.
Her diktiğimiz anıtla şehitlerimizin hatırasını yaşatmaya devam edeceğiz. Elbette sadece anıtlar olmayacak, hizmete verdiğimiz eserlere onların aziz isimlerini vererek çocuklarımızı onların destanlı hikayeleriyle büyüteceğiz. Şehitlerimizin mirasına yakışır nesiller yetiştireceğiz. Ülkesine, özgürlüğüne, ezanına, bayrağına, kardeşliğine, geleceğine sahip çıkan her insanımıza bir kez daha şükranlarımı sunuyorum. Dünyanın neresinde olursa olsun kalbi Türkiye sevdası ile atan aynı duyguları paylaştığımız bütün vatandaşlarımıza buradan sevgilerimiz gönderiyorum."
Yıldırım, 15 Temmuz anma törenlerinde milletin istiklali konusunda çelikten bir iradeye sahip olduğuna şahitlik edildiğini söyledi.
Bu milletin esir alınamayacağını, istiklali uğruna tankların üzerine yürüdüğünü, canı pahasına vatanını savunduğunu dile getiren Yıldırım, "Kim bu gerçekleri görmeyerek milletin birliğine, dirliğine, kardeşliğine kastederse millet onlardan öyle bir hesap sorar ki... Maalesef 15 Temmuz'u anlayamayan içine sindiremeyen milletimizin şanlı direnişine leke sürmeye çalışanların olduğunu görüyoruz." diye konuştu.
Kendi yaptıklarını masum gösterip milletin vatan savunmasına gölge düşürmeye çalışanların bulunduğunu ifade eden Yıldırım, kendi korkularını saklayıp milletin cesaretini görmezden gelenlerin olduğunu söyledi. Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yaşananlara 'kontrollü darbe' diyerek kendi kontrolünü başkasına kaptıranlar var. Biz, bize söylenenlere bir yere kadar müsamaha gösteririz ancak o gece vatanı için can veren şehitlerimize haksızlık edilmesine asla izin vermeyiz. Gazilerimize, sokağa dökülen milyonlarca insanımızın mücadelesine gölge düşürmeye kimsenin hakkı da haddi de yoktur. Bunu yapanlar millete karşı en büyük ayıbı işliyor. Başta ana muhalefet partisi Kılıçdaroğlu olmak üzere, bu ayıbı işleyenlerin millete özür borcu var, şehitlerimizin yakınlarına, gazilerimize özür borcu var."
Yıldırım, 15 Temmuz'da Türkiye'yi işgal etmek isteyen FETÖ terör örgütünün, Kılıçdaroğlu'nun son dönemdeki eylem ve söylemlerinden cesaret aldığına dikkati çekerek, "ana muhalefet partisi başkanının yol yorgunu olduğunu, bazı şeylerin farkında olamayabileceğini" kaydetti.
Yıldırım, "Sağ olsun kendisi referandum süresince beni çok düşündü. Şimdi biz de kendisini uyarıyoruz, kontrollü ruhlara karşı dikkatli ol, bunların kontrolüne girme. FETÖ'nün yüzünde güller açtıracak her işi, her açıklamayı düşünmeden yapan Kılıçdaroğlu, diğer yandan da sırtını PKK'ya yasladığını ifade edenlerin yüzünü güldürüyor. Sözde adalet yürüyüşünde hiç utanılmamış, sıkılma gösterilmemiş PKK'nın siyasi kanadına bile özgürlük istemiştir. Biz şehit yakınlarımızla, gazilerimizle, milletimizle kol kola şehitler abidesine yürürken ana muhalefet partisi başkanı da sözde adalet adına FETÖ'cülerle, bölücülerle kol kola yürümeyi tercih etmiştir. Siyasi bir ikbal uğruna milletin karşısında oluşan şer bloğunu bir arada tutup oy ve iktidar hesabı yapmak, siyasette düşülecek en dip noktadır. Bugün ana muhalefet partisi başkanı kendisini bu noktaya getirmiştir." değerlendirmesinde bulundu.
"KANDİL'E VE PENSİLVANYA'YA TUTSAK OLANLARA YÜZ VERMEK.."
Türkiye'nin geleceğe doğru uzanacağı kardeşlik yollarına çukur kazanların, milleti sokağa çağırıp kardeşi kardeşe kırdıranların, 16 yaşındaki yavrunun katili olanların o yürüyüşte özgürlük talep ettiklerini hatırlatan Yıldırım, Kandil'e ve Pensilvanya'ya tutsak olanlara yüz vermenin şehitlerin ruhunu incitmek anlamına geldiğini söyledi.
Yıldırım, "Böyle giderse ana muhalefet partisi, sözde adalet mitinglerini övmek için gizli gizli hayranlık duydukları AK Parti mitinglerinin fotoğraflarını kendilerine aitmiş gibi paylaşmaya devam edeceklerdir." diye konuştu.
Milletin, cumartesi gecesi o fotoğrafı çok net verdiğini aktaran Yıldırım, "milli birlik ve beraberliği yansıtan o fotoğrafın, 6 milyon insanın gelecek, kardeşlik için hep bir ağızdan haykırdığı gecenin fotoğrafı olduğunu" söyledi.
Yıldırım, "Türkiye'de 15 Temmuz'u referans almadan yapılacak her siyasi değerlendirme, deyim yerindeyse, yok hükmündedir." dedi.
15 Temmuz'un üzerinden bir yıl geçtiğini, devlet, siyaset ve sivil toplumun bu yıl dönümü vesilesiyle 15 Temmuz üzerine yeniden düşünme imkanı bulacağını anlatan Yıldırım, 15 Temmuz'un, siyaset kurumunun ve devletin topluma borçlandığı, yükümlülük altına girdiği tarihi bir dönem olduğunu vurguladı.
Yıldırım, bu borcun ödenmesi, bu yükümlülüğün yerine getirilmesinin bir mecburiyet olduğunu belirtti.
"35 BİN 639 KİŞİ GÖREVİNE İADE EDİLDİ"
15 Temmuz'un Türkiye'nin bundan sonraki istikametini tayin edecek tarihi bir dönüm noktası olduğuna işaret eden Yıldırım, 15 Temmuz'daki darbe teşebbüsüyle cumhuriyetin, demokrasinin, birliğin, beraberliğin, kardeşliğin hedef alındığını ifade etti.
Yıldırım, 15 Temmuz'un Türkiye için önemli bir milat olduğunu belirterek, "Sanıklar mahkeme önünde suçu inkara, yargılama sürecini sulandırmaya dayalı yol izlemektedir. Kim ne yaparsa yapsın, kim ne telkin ederse etsin, her şey milletin ve bütün dünyanın gözü önünde cereyan ediyor." ifadesini kullandı.
15 Temmuz'un ardından FETÖ terör örgütü üyelerinin devletin bütün organlarından temizlemek için olağanüstü hal ilan edildiğini anımsatan Yıldırım, o günden bugüne terör örgütleriyle mücadelede yoğun bir dönemin geride bırakıldığını kaydetti.
Başbakan Yıldırım, şöyle devam etti:
"Bugüne kadar 168 bin 977 şüpheli hakkında işlem yapıldı. Bunlardan 33 bin 180'i kamu görevinden uzaklaştırıldı, 111 bin 240'ı ihraç edildi. 35 bin 639 kişi de yapılan incelemelerden sonra görevine iade edildi. Bugüne kadar aralarında mükerrer olanlarla birlikte 300 bin itiraz başvurusu alındı. Bunların hepsi tek tek inceleniyor. Başvuruları çok yönlü ve detaylı incelemeye tabi tutmak amacıyla OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonunu kanun hükmündeki kararnameyle kurduk ve dün itibariyle çalışmaya başladı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi de yapılan başvuruları bu komisyonun yeni bir iç hukuk yolu olarak gösterip ve bunu işaret ederek bu müracaatları reddetti.
Ülkemiz aleyhine 31 Mayıs tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önünde bekleyen 24 bin 600 başvuru varken 30 Haziran'da bu başvuru sayısı 12 bine inmiştir. Önümüzdeki günlerde bunun tamamı da reddedilecek ve başvurular, itirazlara inceleme komisyonunda ele alınacak. Dün itibariyle komisyonda başvurular başladı. Sadece dün günün sonuna kadar 3 bin 28 başvuru yapılmış ve bin 189'u valilik ve kurumlarca onaylanarak işleme girmiştir. Toplam başvuruların mükerrer başvuruları da dikkate aldığımızda 120 bin civarında olacağını düşünüyoruz."
Yıldırım, FETÖ soruşturmalarına değinerek, kurunun yanında yaşın da yanmayacağını, Türkiye'nin bir hukuk devleti olduğunu, insanların hukukun öngördüğü kurallar çerçevesinde, haklarını arayacaklarını ve yargılamanın gerçekleşeceğini söyledi.
Geçmişte iki Almanya birleşirken 500 bin kamu çalışanın bir günde kapının önüne konulduğunu anımsatan Yıldırım, onlara kimsenin bir şey sormadığını, darbe olmadığını, devleti içeriden çökertmek isteyen bir girişimin de olmadığını vurguladı.
Yıldırım, hiçbir devletin kendisine sadakat göstermeyen memurlarla çalışamayacağına dikkati çekerek, "Olay bu kadar basit. Bile bile içeride sırtına hançer saplayacak insanlar varken nasıl yöneteceksiniz? Tabii ki bir temizlik yapılacak. Sonuna kadar yapılacak, hiçbir mikrop kalmayacak şekilde bu temizliği yapacağız. Zalimle, mazlumu da aynı kefeye koymayacağız. Bundan da vatandaşlarım emin olsun." ifadelerini kullandı.
OHAL süresinin yarın itibarıyla dolduğunu anımsatan Yıldırım, hükümet olarak Milli Güvenlik Kuruluna (MGK) uzatılması yönünde öneride bulunduklarını ve oradan aldıkları olumlu sonuç çerçevesinde de Meclisten olağanüstü halin 3 ay, 19 Ekim 2017'ye kadar uzatılması için müracaat yaptıklarını bildirdi.
"İSTEYEN MİTİNG, İSTEYEN YÜRÜYÜŞÜNÜ YAPIYOR "
Meclis Genel Kurulunun dün OHAL'in uzatılması konusunu görüştüğünü aktaran Yıldırım, AK Parti ve MHP milletvekillerinin desteğiyle OHAL'in gelecek üç ay için tekrar uzadığını ifade etti. OHAL'i vatandaşa değil devletin kendisini idare için ilan ettiğini belirten Yıldırım, "Gördüğünüz üzere isteyen mitingini yapıyor. İsteyen yürüyüşünü yapıyor herkesin işi, gücü yerinde. Vatandaşlarımız hayatına, huzur ve güven içerisinde devam ediyor. Bizim mücadelemiz bizi bu tedbirleri almak zorunda bırakan terör örgütleridir. OHAL'i bahane ederek Türkiye'nin büyümesinin, gelişmesinin, ilerlemesinin önüne taş koyan hiç kimsenin gözünün yaşına bakmayız." değerlendirmesinde bulundu.
Türkiye ekonomisinin rekor düzeyde büyüdüğüne ve aktif dış politikasıyla da dünyanın önde gelen ülkeleri arasındaki yerini aldığına işaret eden Yıldırım, geçen hafta İstanbul'un ev sahipliği yaptığı Dünya Petrol Kongresi'ni buna örnek olarak gösterdi.
Başbakan Yıldırım, İstanbul'da gerçekleştirilen kongreye birçok yabancı devlet temsilcisinin yanında, devlet başkanları, başbakanlar, bakanlar ve dünya enerji piyasasının önemli yönetici ve şirketlerinin katıldığına işaret etti.
Dünya Petrol Kongresi'nde, Türkiye'nin küresel enerji piyasasında sahip olduğu önemin, enerji güvenliği konusundaki konumunun ve bir anahtar ülke oluşunun etraflıca değerlendirildiğini anlatan Yıldırım, Türkiye'nin bölgesel anlaşmazlıkların çözümünden kaynaklanan anlaşmazlıkların çözülmesini sağlayacağını ve enerji güvenliğine yönelik hamleler yapacağını da herkesin kabul ettiğini vurguladı.
15 Temmuz hain darbe girişimine rağmen, geçtiğimiz bir yıl boyunca Türkiye'nin istikrarı, büyümeyi ve kalkınmayı sürdürdüğünün altını çizen Yıldırım, kalkışmanın Türkiye ekonomisini sarsamadığını söyledi.
Son açıklanan verilerin de Türkiye ekonomisinin sağlam olduğunu teyit ettiğine işaret eden Başbakan Yıldırım, 2017'nin ilk aylarında ihracatta artış görüldüğünü belirtti.
Yıldırım, 2016'da ihracatın yüzde 11,5 daralırken Haziran 2017'de yüzde 12,5 artarak, 13 milyar 616 milyon dolara ulaştığına vurgu yaparak, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"2017'nin ilk beş ayındaki ihracatımız 64 milyar doları aşmıştır. Hain darbe teşebbüsü öncesinde, 82 bin seviyesinde olan Borsa İstanbul bugün 106 binin üzerinde seyretmektedir. 2017'nin ilk çeyreğinde, beklentilerin üzerine çıkarak yüzde 5 büyümeyi başardık. Türkiye'nin önümüzdeki dönemde yüzde 5 ve üzerinde bir büyüme bandına oturacağına inanıyoruz. Türkiye'yi büyütürken yüzbinlerce vatandaşımıza da ekmek kapısı açtık.
Dün açıklanan verilere göre, nisan dönemi işsizlik oranı bir önceki döneme göre 1,2 puan gerileyerek yüzde 10,5 seviyesine gelmiştir, bu hala yüksektir. Hedefimiz bunu tek haneli orana düşürmektir. Hükümet olarak, iş dünyamızın önünü açmaya, Türkiye'nin cazibesini artıracak adımları atmaya devam ediyoruz. Kredi Garanti Fonu ve KOSGEB gibi kuruluşlarımızın aracılığıyla iş dünyamıza milyarlarca lira kaynak aktardık. Sanayi üretimi bu yılın ilk çeyreğinde, yüzde 5,3 büyüdü. KDV ve ÖTV indirimleri ile piyasayı canlandırdık. Özel tüketim bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 5,1 büyüdü. Mobilya satışları yüzde 23, beyaz eşya satışları yüzde 35 seviyesinde arttı. Milletimizin vergi ve prim borçlarını yeniden yapılandırdık. Reel sektör güven endekside belirgin bir toparlanma gösterdi. Endeks 112,4 ile Mayıs 2014'ten bu yana en yüksek seviyesine çıktı. Sanayi ciro endeksi Temmuz 2016'da 164,6 seviyesinde 269,9'a ulaştı."
Yıldırım, bu dönemde altyapı yatırımlarına hız kesmeden devam ettiklerini, Osmangazi ve Yavuz Sultan Selim köprülerini, Avrasya Tüneli'ni milletin hizmetine sunulduğunu anımsattı.
Başbakan Yıldırım, 2016 yılının üçüncü çeyreğinde 0,5 büyüyen milli gelir içinde yatırımların, bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 2,2 oranında arttığını bildirdi. Yıldırım, bu ülkenin insanına güvendiklerini, insanlarının da kendilerine güvendiğini belirterek, şöyle devam etti:
"Milletin desteğiyle demokratik kazanımlarımızı, ekonomik kazanımlarımızı dikkatle korumaya devam edeceğiz. Kimse bu başarıları görmezden gelip, millete hakaret etmeye kalkmasın. Kimse aziz milletin devletiyle birlikte kazandığı 15 Temmuz demokrasi zaferini küçümsemesin. Herkes yerini bilsin. Şunu herkesin iyi bilmesin istiyorum; devletimiz ve hükümetimiz, şehitlerimizin, bu aziz milletin hakkını, terör örgütlerine ve onların yan sanayi siyasetçilerine yedirmeyiz."
Hükümetin, güvenlik konularında milletin huzuru ve asayişi için kararlı tutumunu sürdürdüğüne işaret eden Yıldırım, dış politikada uzlaşmacı, barış ve diyalog odaklı, sorunların çözümünü merkeze alan yaklaşımlarını devam ettirdiklerini vurguladı.
Yıldırım, Türkiye'nin sabrını zorlayan, uluslararası hukuk kurallarını hiçe sayan gelişmeleri de yakından izlediklerini ifade etti.
"ABA ALTINDAN SOPA GÖSTERMEYE ÇALIŞANLAR"
Hükümet olarak çözüm parolasıyla gittikleri İsviçre'deki Kıbrıs görüşmelerinin, Rum tarafının uzlaşmaz, tek taraflı çıkar gözeten tavrı yüzünden çıkmaza girdiğini anımsatan Yıldırım, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu da yetmezmiş gibi biz Kıbrıs'ta çözüm için müzakere yaparken Rum kesimi, Akdeniz'de sondaj yapmak amaçlı bölgeye gemi göndermesi, çözümü dinamitleyen girişim oldu. Bu Rumların çözüm konusunda samimiyetsiz yaklaşımlarını bir kez daha ortaya koydu. Hükümetimiz bu tek taraflı hukuksuz gelişim karşısında uluslararası hukuktan doğan haklarını sonuna kadar kullanacaktır.
İlişkilerimizin normal seyrinde izlenmesi hususuna özen göstermeden, farklı açıklamalarla kafa karışıklığı oluşturan AB konusuna da dikkatinizi çekmek isterim. AB Komisyonu Başkanı'nın kaleme aldığı bir makalede, Türkiye'nin egemenlik hakları özelinde alacağı hukuki kararlar konusunda tehditvari açıklamalar yer alıyor. Türkiye'ye AB kapısının kapacağı gibi bir tehditle bize aba altında sopa göstermeye çalışanlar şunu iyi bilmelidir; AB'nin Türkiye'ye ihtiyacı, Türkiye'nin AB'ye ihtiyacından daha fazladır. Sorumluluk sahiplerinin, karşılıklı iyiniyetle ve sağlıklı iletişim kanallarına zarar verecek bu tür açıklamalardan uzak durmasını öneriyoruz."
"FİTNE FİTİLİ..."
Avrupa'da bu gelişmeler yaşanırken Ortadoğu ve Körfez'de yaşanan olayları da titizlikle mercek altına aldıklarını dile getiren Yıldırım, İsrail'in, cuma günü yaşanan olayları gerekçe göstererek Mescid-i Aksa'yı kapatmasının mantıklı izahı bulunmadığını belirtti.
Yıldırım, mescidin tekrar açılmasına rağmen keyfi güvenlik uygulamaları, aramalardan geçirilerek, adeta yıldırma politikasının uygulandığını vurguladı. Binali Yıldırım, Ortadoğu'da tutuşturulmaya çalışılan fitne fitiline kimsenin ateş tutmasına izin vermeyeceklerini aktardı.
Son dönemde Körfez ülkeleri arasında Katar'ı hedef alarak tırmandırılan anlamsız krizin çözümü için yapıcı, aktif rol almaya devam edeceklerine değinen Yıldırım, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu amaca yönelik olarak 23- 24 Temmuz tarihleri arasında Kuveyt Suudi Arabistan ve Katar'dan oluşan bölgeyi ziyaret edeceğini bildirdi.
Yıldırım, yanı başlarında sözde bağımsızlık referandumu yapma hevesiyle bağımsız devlet hayali kuranların da sükutu hayale uğrayacağını dile getirdi.
"TÜRKİYE'NİN SIRTINI YERE GETİREMEZLER"
Türkiye'nin bugün dünden daha güçlü olduğuna dikkati çeken Başbakan Yıldırım, şu görüşlere yer verdi:
"Tarih boyunca bedel ödeye ödeye yolumuza devam ettik ve güzel ülkemizi bu günlere getirdik. Bundan sonra da aynı yolda kararlılığımız devam edecek. Hiç kimse Türkiye'yi hafife almasın. Bu ülke, 15 Temmuz dirilişi, 16 Nisan yükselişiyle darbeleri tarihe gömmüştür. Bu ülkeye bir daha 27 Mayıs, 12 Eylül, 28 Şubat yaşatamayacaklar. FETÖ, PKK, DEAŞ, adı ne olursa olsun bütün hainlerle mücadelemiz kararlılıkla devam edecek. Bizim milletimizde bu cesaret, bizde de millet, hizmet aşkı oldukça hiç kimse Türkiye'nin sırtını yere getiremez. Ülkemiz büyük özgüvenle, gelecek hedeflerine yürüyecek, inşallah hep birlikte çok güzel bir gelecek inşa edeceğiz. Bunu liderimiz, Cumhurbaşkanımız, Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan ile beraber başaracağız."
"ONLAR DA BU KERVANA DAHİL OLSUNLAR"
Başbakan Yıldırım, TBMM Anayasa Komisyonunda görüşülen TBMM İçtüzük değişikliği teklifini de değerlendirdi.
İçtüzüğün, parlamentonun verimli çalışması, kanunları çıkarırken zamanı etkin, ekonomik kullanmak ve lüzumsuz konuşmalarla Meclisi meşgul etmemek, milletin zamanını çalmamak için değiştirildiğini vurgulayan Yıldırım, "Özetle yeni içtüzüğün ruhu, az laf çok iş." dedi.
Yıldırım, bu içtüzüğün geçici olduğunu, 2019 Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin devreye girmesinden sonra yeni içtüzüğe ihtiyaç doğacağını ifade etti.
Başbakan Yıldırım, şunları kaydetti: "Bu yapılacak içtüzük değişikliği 2019 seçimlerine kadar geçerli olacak ama 2019 seçimleri gelmeden, uyum yasaları çerçevesinde yeni içtüzükte cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ruhuna uygun olarak sıfırdan yeni baştan yazılacak. İçtüzük değişikliğinde grubumuza destek veren MHP'ye teşekkür ediyoruz. Gönlümüz isterdi ki diğer partiler de bu işte bizimle beraber olsunlar. Hala fırsatları, şansları var. Mustafa Elitaş ile görüşsünler, onlar da bu kervana dahil olsunlar." HABER-FOTO: BAŞBAKANLIK BASIN MERKEZİ