Yıldırım: 'Terör bütün insanlığın ortak düşmanıdır'

Başbakan Binali Yıldırım, partisinin TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada, geçtiğimiz günlerde Londra'da yine bir terör saldırısının meydana geldiğini, hayatını kaybeden insanların olduğunu anımsattı ve 'Terör hepimizin bütün insanlığın ortak düşmanıdır' dedi.

Yıldırım: 'Terör bütün insanlığın ortak düşmanıdır'

Terörü en şiddetli şekilde amasız, fakatsız lanetlediklerini ifade eden Yıldırım, İngiltere yönetimine ve halkına başsağlığı diledi.
 
İngiltere'nin ve terörist saldırıya uğrayan her ülkenin yanında olduklarını vurgulayan Yıldırım, şöyle devam etti:
 
"Biz bu acıyı bütün ülkelerden daha fazla biliriz. Eylemi yapanların kimliğine bakarak bu işlerden Müslümanları sorumlu tutma gayretleri maksatlıdır. Daha önce defalarca ifade ettik. Terörün dini, milliyeti olmaz. Terörist teröristtir, alçaktır, zalimdir. Terör hepimizin bütün insanlığın ortak düşmanıdır. Hep birlikte teröre karşı ortak bir mücadele başarı için vazgeçilmezdir. Batılı ülkelerde giderek yaygınlaşan İslam düşmanlığı ve ırkçı yaklaşımlar maalesef teröre uygun zemin hazırlıyor. Yapılması gereken terörü, çifte standarda düşmeden toptan mahkum etmek ve ortak bilinçle mücadeleyi sürdürmektir. Toplumların, devletlerin her türlü ırkçı, ayrımcı eğilimlerden özellikle kaçınması gerekiyor."
 
"HER SEVİYEDE ÇALIŞMALARIMIZI SÜRDÜRÜYORUZ"
 
Yıldırım, Türkiye'nin bugün barış ve kardeşlik esasına dayalı, dostlukları güçlendiren, düşmanlıkları azaltan bir dış politika sürdürdüğünü bildirdi.
 
Bugün dünya üzerinde Ortadoğu’yu en iyi bilen, en iyi analiz eden, bölgede ne olup bittiğini en iyi gözlemleyen ülkenin Türkiye olduğuna dikkati çeken Yıldırım, şu değerlendirmelerde bulundu:
 
"Bölgedeki bütün unsurlarla sürekli iletişim kanallarını açık tutan, barışın imkanlarını zorlayan ülke de Türkiye'dir. Bizi bölgeye sırtımızı dönüp, olup biteni görmemek yangını uzaktan seyretmek gibi bir lüksümüz yoktur. Suriye, Irak, Yemen, Libya krizleri bitmeden önümüzde Körfez'de yeni bir kriz meydana çıktı. Körfez İşbirliği Konseyinin bazı ülkeleri, Katar ile diplomatik ilişkilerini kesme ve bu ülkeye bazı yaptırımlar uygulama kararı aldı. Bu gelişmeyi Türkiye olarak üzüntüyle karşılıyoruz. Bölgemizin barış ve istikrara ihtiyacı olduğu dönemde stratejik işbirliğimiz olan Körfez İşbirliği Konseyi Ülkelerinin kendi aralarında yaşanan sorunlara diyalogla, sükunetle çözüm üretmelerini temenni ediyoruz. Bu meselenin çözümü için Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere, hükümetimiz, ilgili ülkeler nezdinde ve diğer ülkeler nezdinde diplomatik temasları başlatmış bulunuyoruz. Hükümet olarak her seviyede çalışmalarımızı sürdürüyoruz."
 
Yıldırım, beklenti ve arzularının bu ülkelerin aralarındaki meseleyi müzakere ve iletişim yoluyla tatlıya bağlamaları olduğunu aktardı.
 
Bölgede yaşanan terör olaylarının arzu edilen birlik ve beraberlik ruhunu her gün daha da gerekli hale getirdiğini vurgulayan Yıldırım, "Yaşadığımız toprakların bizleri birbirimize kardeş kılan değerlerini unutmamamız icap ediyor. Mübarek ramazan ayına yakışan dostane bir diyalogun geliştirilmesi için Türkiye olarak aktif tutumumuzu sürdürmeye devam edeceğiz Devletlerarası ilişkiler asılsız haberler yüzünden yara almamalıdır." ifadesini kullandı.
 
Yıldırım, ülkede terörle mücadelenin kararlı bir şekilde devam ettiğini, gerek yurt içinde gerek yurt dışında terör örgütlerine nefes aldırmadan operasyonların sürdürüldüğünü belirtti.
 
"ASLA İZİN VERMEYECEĞİZ"
 
Vatandaşların huzuru için öncelikli olarak sınırları daha güvenli hale getirdiklerine işaret eden Yıldırım, şunları kaydetti:
 
"Aldığımız tedbirler sayesinde sınırlarımız dışından ülkemize gelen terör unsurlarının sayısında önemli bir azalma gözlemlenmektedir. Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde kış ayı boyunca sürdürdüğümüz operasyonlarda bölücü terör örgütüne ağır bir darbe indirdik. Güney sınırlarımız emniyet altına almak için başlattığımız sınır güvenliği çalışmaları tamamlanmış durumdadır. Rakka'da, ABD'nin oradaki terör unsurlarıyla başlattığı operasyon devam ediyor. Bu konuyla ilgili defalarca ikazlarımıza rağmen müttefikimiz, dostumuz Birleşik Devletler ne yazık ki terör gruplarıyla bir başka terör grubunu yok edeceğini düşünerek bir işbirliğine gitti. Türkiye olarak bu işbirliğinin doğuracağı sonuçlardan ülkemizin zerre kadar zarar görmesine asla izin vermeyeceğiz. Bunu başından beri açıkladık. Terör ister içerde ister dışarıda, ülkemizi, milletimizi, vatandaşımızın can ve mal güvenliğini nerede tehdit ederse etsin anında gereken karşılık verilecektir."
 
Yıldırım, Rakka operasyonuna değinerek, bu operasyon sonrası ortaya çıkan durumu da yakından izleyeceklerini ve gerekli tedbirleri alacaklarını belirtti.
 
Türkiye olarak Cerablus'ta, Rai'de, El Bab'ta yürütülen mücadelenin bölgenin istikrarı ve barışı için ne kadar isabetli olduğunun görüldüğünü anlatan Yıldırım, "Ülkemiz için tehdit oluşturan hiçbir duruma müsaade etmeyeceğiz. Rakka'da ya da o bölgede herhangi bir noktada güvenliğimizi tehdit eden bir durumla karşılaşırsak, gereken cevabı anında veririz." diye konuştu.  
 
Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
"Bir kez daha ifade etmek isterim ki terör örgütlerine destek müttefiklikle bağdaşmıyor. Bölgedeki terör örgütlerine karşı hiçbir ayrım yapmadan, ortak bir dille mücadele edilmesi şarttır. Türkiye'nin hassasiyetleri ve kırmızı çizgileri bellidir, bunlar asla değişmeyecektir. "
 
"IĞDIRLILARA GÜVENLERİ İÇİN TEŞEKKÜR EDİYORUZ"
 
Başbakan Yıldırım, Iğdır'da mahkeme kararı ile iptal edilen il genel meclisi seçimlerinin geçen pazar günü yenilendiğine işaret ederek, 11 Meclis üyesinden 7'sini AK Partili adayların kazandığını aktardı.
 
Diğer üyelerden birinin MHP, üçünün ise HDP'li olduğunu ifade eden Yıldırım, daha önce 11 üyenin partilere dağılımının ise 1 AK Parti, 4 MHP'li ve 6 HDP'li şeklinde yapıldığını anımsattı.
 
Yıldırım, "2014'te AK Parti'nin Iğdır'daki oyu yüzde 19. 2017'de yüzde 42. İşte sonuç. Bu sonuç bazılarına şaşırtıcı gelebilir. Ama şaşırmamıza gerek yok, çünkü biz halk oylaması öncesinde de Iğdır'a gittik. Iğdır'da vatandaşlarımızın gözlerindeki parıltıyı gördük. Terör örgütünün baskısında, zulmünden kurtulan vatandaşlarımız devletiyle, bayrağıyla, ülkesiyle birliği, beraberliği en iyi şekilde sergilediler. İşte bu seçimlerin sonucu da bunun bir ispatıdır. Teşekkür ediyoruz. Tüm Iğdırlı vatandaşlarımıza duydukları güven için teşekkür ediyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
 
"BEŞİKTAŞ'I TEBRİK EDİYORUM"
 
Spor Toto Süper Lig' e yükselen takımları da kutlayan Başbakan Yıldırım, şunları söyledi:
 
"Süper Lig'de üç yeni takımımız oldu. Bunlardan birisi Sivas, diğeri Malatya, bir diğeri de benim de milletvekili olduğum, İzmir'in Göztepe takımı. Her üç takımımıza da başarılar diliyorum. Ayrıca şampiyon olan Beşiktaş'ı da tebrik ediyorum. Bu arada PTT Birinci Lig'e çıkan takımlar da var. Onları da unutmayalım. İstanbulspor, Ankaragücü, Büyükşehir Erzurumspor. Bu takımlarımızı da tebrik ediyorum. Başarılarının devamını diliyorum."
 
"EKONOMİ, GÜÇLÜ PERFORMANS SERGİLEDİ"
 
Yıldırım, Türkiye ekonomisinin yaşanan küresel ve yerel şoklar karşısında yine güçlü bir performans sergilediğini belirtti.
 
2013 yılında Gezi olayları ve 17-25 Aralık darbe girişimine rağmen ekonominin yüzde 8.5 büyümeyi başardığını, iki seçimin gerçekleştirildiği 2014 yılında ise büyümenin yüzde 6.1 oranında olduğunu anlatan Yıldırım, "2015 'te de iki seçim geçirmemize rağmen, zor bir yıl olmasına rağmen yine büyümeye Türkiye devam etti." dedi.
 
Başbakan Binali Yıldırım, şu görüşlerini paylaştı:
 
"Terör fitnesini yayan şer odaklarına rağmen de 2015'te yine yüzde 6.1 oranında büyüdük. 2016'ya geldiğimizde 15 Temmuz kanlı darbe girişimini yaşadık. Ülkemizin siyasi tarihinde yaşadığı en ağır saldırıdır, 15 Temmuz. Allah'a şükür olsun ki bu darbe girişimine ve teröre rağmen yoğun mücadelemiz ve aldığımız tedbirler sayesinde 2016'yı yüzde 2.9 büyümeyle kapattık. Hatırlayın o günlerde değerlendirme kuruluşları Türkiye için, zehir zemberek açıklamalar yaptılar. Ve bunun etkilerini de üçüncü çeyrekte gördük. Üçüncü çeyrekte Türkiye küçüldü, ancak son çeyrekte alınan tedbirlerle toparladı, yine dünya ortalamasının iki katında bir büyümeyi gerçekleştirdik. Son dönemde ekonomide yaşanan olumlu yönde gelişmelerle birlikte inşallah bu yıl hedeflenen yüzde 4.2'nin üzerine çıkacağız."
 
"EKONOMİDEKİ İYİYE GİDİŞ DEVAM EDECEK"
 
Piyasaları canlandırmak için birbiri ardına üretim ve teşvik tedbirleri alarak yürürlüğe soktuklarını aktaran Yıldırım, Kredi Garanti Fonu teminatıyla 277 bin firmaya, 181 milyar lira kredi temin edilerek, iş aleminin finansmana erişimindeki sıkıntıyı ortadan kaldırdıklarını bildirdi.
 
Başbakan Yıldırım, böylece mevcut borçların yeniden yapılandırıldığını, nakit ihtiyacının da giderildiğini kaydetti.
 
10 milyon mükellefin devlete olan vergi, SSK prim borçlarını da yeniden yapılandırdıklarını belirten Yıldırım, konuşmasına şöyle devam etti:
 
"Böylece 120 milyar tutan bir yükümlülüğü gelecek yıllara yayarak vatandaşın üzerindeki yükü aldık. Son bir yıl içinde yapacağız dediğimiz vaatlerimizin, icraatlerimizin yüzde 85'ini başarıyla tamamladık. Yüzde 20'sinin çalışmalarını sürdürüyoruz. Ekonomideki iyiye gidiş devam edecek. İhracatımızdaki yükselme istikrarlı şekilde devam ediyor. 2016 yılını 142,5 milyar dolarla kapatmıştık, Mayıs sonu itibarıyla ihracatımız yıllık bazda, 147 milyar doları gösteriyor."
 
Yıldırım, Türk lirasının, bu yıl dolar karşısında en fazla değer kazanan para birimlerinden biri olduğunu belirterek, Ocak ayı başında yaşanan dalgalanmanın ardından alınan tedbir ve halk oylaması sonrası artan olumlu hava ile birlikte dolar-Türk lirası kurundaki düşüşün devam ettiğini ve şu anda 3,5 lira seviyesinde bulunduğuna dikkati çekti.
 
Geçen senenin son aylarında 300 seviyesine çıkan Türkiye ülke risk priminin ise şu anda 194 seviyesine gerilediğini, yüzde 50'den fazla bir iyileşme gözlendiğini aktaran Yıldırım, bunun, son iki yılın en düşük seviyesi olduğunu ifade etti.
 
Yıldırım, "Kurdaki bu olumlu gelişme, kredi risk primlerindeki düşüş, tahvil piyasalarında, para piyasalarında da gözleniyor. Borsa İstanbul, 99 bin puan ile tarihi bir zirveyi yakalamış durumda. Bütün bu göstergeler, yabancı yatırımcıların ülkemize güvenini bir kez daha teyit ediyor." diye konuştu.
 
"Kurdaki olumlu seyir ve aldığımız tedbirlerin etkisiyle enflasyonda da aşağı doğru düşüş eğilimi başlamıştır.” ifadesini kullanan Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü:
 
"Sıkı para politikası ve kapsamlı tedbirler ile maliye politikalarının desteğiyle yılsonunda enflasyonu tekrar tek haneli oranlara geriletmeyi hedefliyoruz. Bunu başaracağımıza inanıyoruz. Bu konuda hükümet olarak yapısal alanda reformlar başta olmak üzere sürece destek vermeye devam edeceğiz. Başlattığımız istihdam seferberliğiyle beraber yılbaşından bu tarafa tam 1 milyon 200 bin işsize yeni iş bulduk, iş alanı oluşturduk. Hedefimiz işsizliği de tek haneye düşürmektir."
 
"HESAP UZMANISIN SEN"
 
CHP Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Türkiye'de 7 milyon işsiz bulunduğuna ilişkin sözlerini anımsatan Yıldırım, "Şimdi Kılıçdaroğlu'nun hesap kitaptan anlamadığını biliyorduk da bu kadar geniş aldığını bilmiyorduk." dedi.
 
Türkiye'de 27,5 milyon çalışanın bulunduğunu vurgulayan Yıldırım, şöyle devam etti:
 
"Açıklanan işsizlik oranı ne? Yüzde 12,6. Yani çalışan nüfusun yüzde 12,6'sı. Çarptığınız zaman ne ediyor? Yaklaşık 3,5 milyon. Kılıçdaroğlu ne diyor? 7 milyon. Hadi yüzde 10 fazlayı anladık da yüzde 100 sapma olur mu kardeşim? Hesap uzmanısın sen. Geçmişte bu hesaplarını denetlediğin firmaların neden battığını iyi anlıyoruz. Ona lüzum yok. 1992-1998 yıllarında sen SSK'nın başındaydın. Borçsuz devraldığın kurumu 2,5 katrilyon zararla teslim ettin. Onun için senin bu hesapların da o günkü icraatını bir anlamda teyit ediyor.
 
Toplam işsiz sayısı 3,5 milyon. Doğru. Genç işsizlerimizin sayısı biraz fazla. Yani toplam içinde yüzde 20'yi buluyor. Bu yüksek bir oran. Şimdi istihdam seferberliği başlattığımız gibi gençlerimiz için de bir istihdam eylem planı hazırlıyoruz. Çalışmalar bu ay sonuna kadar tamamlanacak ve yürürlüğe koyacağız. Bundan sonraki önceliğimiz, işsizliği bir yandan azaltırken, bir yandan da genç işsizliğe yönelik acil tedbirleri hayata geçirmek. Gençleri, Kılıçdaroğlu ne çok düşünüyormuş meğer. Eğer gençleri düşünseydin, avaz avaz kampanyada 18 yaşında seçilmesine 'hayır' diyeceğine, 'evet' derdin de o zaman senin gençler konusunda samimi olduğunu bu millet görseydi."
 
"MUHALEFETİN SIRTINDA YUMURTA KÜFESİ YOK"
 
İktidar olmanın ciddiyet istediğini, ülke meselelerine hakim olmayı gerektirdiğini vurgulayan Yıldırım, "Muhalefetin sırtında yumurta küfesi yok. İstediği şeyi, istediği yerde söyleyebiliyor." ifadesini kullandı.
 
Kılıçdaroğlu'nun, kıdem tazminatına ilişkin sözlerine de değinen Yıldırım, çalışma hayatının iyileştirilmesi için her türlü tedbiri alan iktidarın, AK Parti iktidarı olduğunun altını çizdi.
 
Binali Yıldırım, "Gerek kıdem tazminatı, gerek çalışma hayatıyla ilgili alacağımız tüm kararları olgunlaştırmadan önce mutlaka sosyal taraflarla bir araya geleceğiz ve onlarla uzlaşma, ortak nokta bulma yolunu sonuna kadar sürdüreceğiz. Çalışanlarımızın hiçbirinin kazanılmış hakkına halel gelmesine izin vermeyiz. Buna kıdem tazminatı da dahil." diye konuştu.
 
Türkiye'nin, geleceği ve önündeki hedefleri yakalaması için mutlaka birçok alanda reform yapmaya ihtiyacının olduğunu kaydeden Yıldırım, "Reformlar, mevcudu geriye götürmek değil, mevcudu daha da ileriye taşımak, ülkenin aydınlık yarınlarını yakalamak içindir. Onun için çalışanlarımız merak etmesinler, bu ve buna benzer tezviratlara itibar etmesinler." değerlendirmesinde bulundu.
 
Yıldırım, Meclisin bu haftaki gündeminde, üretimi teşvik ve reform paketinin bulunduğunu, bunun önemli bir düzenleme olduğunu bildirdi.
 
Düzenlemeyle birlikte üretim artışının daha fazla olacağını, OSB'lerdeki yatırımların daha da hızlanacağını, yeni iş, aş alanlarının oluşacağını belirten Yıldırım, tasarıda, Zeytin Kanunu'yla ilgili de bir düzenlemenin bulunduğunu vurguladı.
 
Yıldırım, şöyle devam etti:
 
"Maalesef, düzenleme daha Mecliste görüşülmeden yine muhalefet buradan bir istismar alanı aramanın peşine düştü. Neymiş efendim; 'Zeytin alanları yok edilecek, zeytinlikler ortadan kaldırılacak.' Ben vatandaşlarımıza gerçeği buradan anlatmak istiyorum. AK Parti iktidarı döneminde, zeytin ağacı sayısı 100 milyondan 172 milyona çıktı, Türkiye zeytin üretiminde dünya ikincisi oldu. İşte zeytinciliğe önem vermek lafla değil, icraatlarla ortaya çıkıyor."
 
Yıldırım, zeytin alanı olarak bilinen yerlerde geçmişte bir takım yanlış, hukuksuz uygulamalarla sanayi tesislerinin yapıldığını anımsattı.
 
O zeytin alanlarının artık kullanılamaz hale geldiğinin belirlendiğine işaret eden Yıldırım, şu görüşlere yer verdi:
 
"Düzenleme ile zeytin alanlarının 3 kilometre yakınına sanayi tesisi yapılamayacak. Ancak 3 kilometreden fazla mesafede bu tesisler kurulacak. Bu, 11 kişilik kurul tarafından değerlendirilecek. Oradan müspet bir karar alınırsa ilgili bakanlığa gelecek. Bakanlık olur verirse bu iş olacak. Eğer bu işin yapılmasında üstün kamu yararı varsa bu gerçekleşecek. Türkiye'nin geleceği açısından zeytin mi daha önemli yoksa yapılacak tesis mi daha önemli. Meseleyi doğru açıdan görmek, bir kaşık suda fırtına koparmamak lazım."
 
Yıldırım, muhalefet partisinin derdinin "üzüm yemek değil bağcıyı dövmek", AK Parti'nin derdinin ise ülkenin sorunlarına çözüm üretmek olduğunu ifade etti.
 
Bunun için her şeyi vatandaşla dürüstçe, evirip çevirmeden konuşacaklarına işaret eden Yıldırım, "Vatandaş istemiyorsa da onun istemediğini zorla yapacak halimiz yok. Biz gerçekleri anlatıyoruz ve ona göre adımlarımızı atıyoruz." dedi.
 
Başbakan Yıldırım, halk oylamasının ardından belirlenen çalışmaları yapmaya devam ettiklerini bildirdi.
 
Ramazan ayının 11'inci gününde olduklarını, bu manevi ayın havasını vatandaşlarla birlikte teneffüs ettiklerine değinen Yıldırım, şu değerlendirmelerde bulundu:
 
"AK Partililer olarak bizler, aşılmaz duvarlar ardında yapılan siyasete hiçbir zaman prim vermedik. Her zaman vatandaşlarımızla, toplumun farklı kesimleriyle bir olduk beraber olduk. Milletimizle olan muhabbetimizi ramazanın farklı iklimi içinde daha da artırıyoruz. Ramazanın bereketli iklimi içinde milletimizle muhabbeti daha da artırıyoruz. Siz değerli kardeşlerimden, yol arkadaşlarımdan isteğim; vatandaşla daha çok bir arada olmanızdır. Lokmanızı ihtiyaç sahibi kardeşlerimizle paylaşmayı ihmal etmeyin. Şehit ailelerini, gazileri, yetimleri ziyaret edin. Nerede kalbi kırık gönlü mahzun ihsanlar varsa onlara ulaşacağız. Veren eli alan elle mutlaka buluşturmak zorundayız."
 
"HESABINI VERECEKLER"
 
Başbakan Binali Yıldırım, FETÖ'nün darbe girişimine katılanların davalarının görülmesine başladığını hatırlattı.
 
Şu anda 27 ilde 132 davanın açıldığını, duruşmaların devam ettiğini vurgulayan Yıldırım, şunları ifade etti:
 
"AK Parti olarak şahsım da dahil olmak üzere bu davalara müdahiliz. Duruşmalarda sanıklar bir tiyatro sergiliyor. Sanki onların dünyadan haberi yokmuş, bu darbeyi başka bir ülkeden gelip yapmış gitmişler ya da yapmaya çalışmışlar. Yalanın bini bir para. Akıl hocaları onlara öğütler veriyor, onların cesaretini sürdürmelerini rüya tabirleriyle devam ettirmeye çalışıyorlar. Ne yaparsa yapsınlar hangi yalana başvururlarsa vursunlar o uçakları alıp Gazi Meclisin üzerine bomba yağdıranlar, Gölbaşı Özel Harekatta 53 polisimizi şehit edenler, Türksat'ı basıp oradaki kardeşlerimizi şehit edenler, Genelkurmaydaki vatandaşlarımızın üzerlerine mermi yağdıranlar, Şehitler Köprüsü'nde insanları gözünü kırpmadan öldürenler... 249 şehidimizi verdiğimiz ve 2 bin 194 gazimizin olduğu bu alçak girişimi gizleyemeyecekler. Mutlaka ama mutlaka hesabını verecekler."
 
Duruşmalardaki ifadeler ve yalanlar nedeniyle şehit yakınları ve gazilerden üzülmemelerini isteyen Yıldırım, "Ne söylerse söylesinler, hangi ifadeyi değiştirirse değiştirsinler, bu yaptıkları alçak terörünün sonucunu, cezasını en ağır şekilde alacaklar, bundan kaçış yok." dedi.
 
Yıldırım, darbecilerin Türkiye'de adaletin tecellisine rıza göstermeyerek, yurt dışında hak aramayı kafalarına koyduğunu aktardı.
 
"Oraya giderken, 'biz ifademizi vermek istedik, buna mani olundu, adil yargılama yapılmadı' gibi bahanelerin arkasına sığınmalarını önlemek için biraz sabır istiyorum." diyen Yıldırım, söylediklerinin darbecileri kurtarmayacağını, yaptıklarının hesabını en ağır şekilde vereceklerini bildirdi.
 
Türkiye'nin medeniyet yolculuğunda tek rüya ve ideallerinin ülkeyi büyüterek, 2023, 2035, 2053 ve 2071 hedefleri için gereken adımları atmak olduğunu belirten Yıldırım, bu yolda hiçbir zaman karamsar olmadıklarını ve ucuz popülizme kapılmadıklarını vurguladı.
 
Başbakan Yıldırım, Türk siyasetinde 15 yılda çıtayı en yükseğe taşıdıklarına işaret ederek, şunları kaydetti:
 
"Bizim ufkumuz, milletimizin aydınlık ufkudur. Her vatandaşımız şundan emin olsun; bundan sonra da milletimizin çizdiği yoldan zerre kadar sapmayacağız. Gelinen noktada Türkiye, geleceği için son derece önemli bir kavşaktan alnının akıyla dönmüştür. Bundan sonra da önümüzde yeni bir takvim var, yeni bir süreç var. Önümüzdeki günlerde, hükümetimiz ve Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, gelecek 180 günlük eylem planını milletimizle paylaşacağız. Yeni bir demokratik hamle, kalkınma hamlesi kapımızda. Hiç kimse rehavete kapılmasın ve herkes yeni sürece hazır olsun. Bu süreçte milletimizin ortak iradesi doğrultusunda her alanda ileri adımlar atmaya, demokrasi standardımızı daha da yükseltmeye kararlılıkla devam edeceğiz. Tabii 2019 seçimlerine gelmeden, iç tüzük başta olmak üzere uyum yasalarını da çıkarmayı hedefliyoruz. Bu amaca yönelik olarak önümüzdeki hafta iç tüzükle ilgili adımları atacağız. Amacımız Meclisin daha verimli çalışması ve zaman kayıplarının önlenmesidir,. İçtüzüğün imkanlarını kötüye kullanmak sadece Meclis çalışmalarını engellemiyor, aynı zamanda vatandaşımızın beklediği, arzu ettiği düzenlemelerin de gecikmesine vesile oluyor." HABER-FOTO: BAŞBAKANLIK BASIN MERKEZİ