- Haberler
- Kültür
- Zeynel Abidin Türbesi'nin gizemi! Kayseri merkezindeki türbe hakkında neler biliyoruz?
Zeynel Abidin Türbesi'nin gizemi! Kayseri merkezindeki türbe hakkında neler biliyoruz?
Hazreti Ali (Radıyallâhu Anh)'ın 29'uncu kuşak torunu olan Kayseri'nin manevi mimarları arasında ismi zikredilen Seyyid Zeynel Abidin Hazretleri'nin şehir merkezinde bulunan türbesini hepimiz görmüşüzdür. Kayserililer tarafından uzun yıllardır benimsenen ve dua amacı ile ziyaretçi akınına uğrayan türbe hakkında neler biliyoruz? Kayseri Anadolu Haber olarak bu değerli zatı ziyaret ederken dikkat etmeniz gereken kısımları, mimari yapısını ve gizemli detaylarını sizler için araştırıp, derledik.
Hazreti Ali (Radıyallâhu Anh)'ın 29'uncu kuşak torunu olan Kayseri'nin manevi mimarları arasında ismi zikredilen Seyyid Zeynel Abidin Hazretleri'nin şehir merkezinde bulunan türbesini hepimiz görmüşüzdür. Kayserili tarafından uzun yıllardır benimsenen ve dua amacı ile ziyaretçi akınına uğrayan türbe hakkında neler biliyoruz? Kayseri Anadolu Haber olarak bu değerli zatı ziyaret ederken dikkat etmeniz gereken kısımları, mimari yapısını ve gizemli detaylarını sizler için derledik.
İmam Sultan, Kayserani, Er- Rufai...
Medine’de hicri 750, miladi 1349 yılında doğduğu rivayet edilen Zeynelâbidin Ali er-Rufâi el- Kayserâni, Medine'nin Mahallet'ün-Rasas'da doğmuş, annesi Şam'da medfun Seyyid İzzeddin Hasan er-Rufâi'nin kızı Şerife Sâ'di Hatundur. Babası ise; Seyyid Ahmed-i Kebir er-Rufâi'nin kızı Zeynep Hatun'un oğlu Seyyid Ahmed Şemseddin Efendi'dir. Medineli olması buradan gelmektedir.
Kayseri'de 'İmam Sultan' adı ile anılan Zeynelâbidin Ali er-Rufâi, önceleri Medineli lâkabıyla anıldıysa da sonradan Kayserani lâkabını kullanmıştır.
Hicri 817, Miladi 1414 yılında Kayseri'de vefat etmiş ve o tarihlerde hizmet verdiği Rufâi tekkesi mezarlığına defnedilmiş, 127 yıl sonra Hicri 944 Miladi 1537 tarihinde mezar üzerine, Kağnı Pazarı civarında bir türbe yapılmıştır.
Sultan II. Abdülhâmid'in Anadolu'daki diğer şehirlerde bulunan, Ladik'deki Küçek Seyyid Ahmed-i Kebir er-Rufâi, Osman Gazi, Orhan Gazi, Hayme Ana Türbesi gibi diğer ecdadın türbelerinin bedeli hazineden ve şahsi parasından karşılanmak üzere onarılmasını emretmiş, Ankara Valisi Abidin Paşa ve Kayseri Mutasarrıfı Mehmed Nâzım Paşa emri ile tarafından onarım görmüştür.
Hz. Ali'nin 29'uncu kuşak torunu
Onun Hz. Ali’nin soyundan geldiğini ve 29’uncu torunu olduğunu öğrenenler 1950 yılından kabrinden çıkarılarak Seyyid Burhaneddin Tirmizi'nin sandukası yanına gömülmesini, Türbe bir dönem spor salonu olarak kullanılmasının ardından 1994 yılında eski türbesine defnedilerek türbesi ziyarete açık hale getirilmesine imkan sağlamışlardır.
Hz. Ali’nin soyundan geldiği bilnen Seyyid Zeynel Abidin, bu sebeple halk arasında kendisine “İmam Sultan” lakabı verilmiştir. 1358 yılında Kayseri’ye gelerek Rufai tekke ve tarikatını kurmuş olduğu da rivayet edilen Zeynel Abidin Hazretleri, menkıbevi yönüyle bilinen Zeynel Abidin’e atfedilen halk arasında birçok menkıbe anlatılarak kerametleri olduğundan söz edilmektedir.
Rufai tarikatının ileri gelenlerinden olan Zeynelabidin’in 15’inci yüzyılda Kayseri’de bir tekkesi, camisi ve çeşmesi olduğu, 16’ncı yüzyılda Boyacıoğlu Üstat Abdi’nin bu tesisler için bir vakıf kurduğu biliniyor. Zamanla cami, tekke ve çeşme yıkılarak yok omuş ve 1886 yılında Zeynel Abidin’in mezarının bulunduğu yere bugünkü türbe yapılmıştır.
Zeynelabidin Türbesi 8.32×8.32 m. ölçülerinde kare plânlı bir yapıdır. Kubbeli Mimariye sahip olan yapının Kuzey giriş kapısı üzerinde inşa kitabesi yer almaktadır. Kitabenin üstünde oval bir madalyona işlenmiş II.Abdülhamit tuğrası görülmektedir.
Zeynel Abidin Ali el-Kayserani'nin aile silsilesi
1.İmâm Ali b. Ebi Tâlib. ( kv)
2.İmâm Hüseyn ( R.a.)
3.İmâm Zeynelâbidin Ali ( R.a)
4.İmâm Muhammedü'l-Bâkr ( R.a)
5.İmâm Caferi's-Sâdık ( R.a.)
6.İmâm Mûsâ Kâzım ( R.a)
7.Seyyid İbrahim el-Murtaza ( R.a)
8.Seyyid Mûsâ esüsâni ( R.a)
9.Seyyid Ahmedü'l-Kebir ( R.a)
10.Seyyid Hüseyn Abdurrahman ( R.a)
11.Seyydi Hasan ( R.a)
12 Seyyid Ebü'l-Kâsım Muhammed ( R.a)
13.Seyyid Mehdi (R.a.)
14.Seyyid Hasan (R.a.)
15.Seyyid Ali (R.a.)
16.Seyyid Ahmed (R.a.)
17.Seyyid Ali Hâzım (R.a.)
18.Seyyid Abdullâh el-Medeni (R.a.)
19.Seyyid Ahmed Ubeyd el-Medeni (R.a.)
20.Seyyid Selâmetü el-Medeni (R.a.)
21.Seyyid Sâdü'l-Ekber el-Medeni (R.a.)
22.Seyyid Hâşim el-Ahmedi el-Rufâi (R.a.)
23.Seyyid Sâdrüddin Ali el-Rufâi(R.a.)
24.Seyyid Mahmud Nizâmüddin el-Rufâi (R.a.)
25.Seyyid Abdullah el-Kebir el-Rufâi (R.a.)
26.Seyyid Abdurrahman el-Rufâi (R.a.)
27.Seyyid Muhammed el-Rufâi (R.a.)
28 Seyyid Ahmed Şemsüddin el-Rufâi (R.a.)
29.Seyyid Zeynelâbidin Ali el-Rufâi el-Kayserani (R.a.)
Zeynel Abidin er-Rufâi el Kayserâni'nin Rufâi Tarikat Silsilesi
1.Seyyid Ahmed el-Rufâi er-Şeyhü'l- Kebir ( Vefatı 578 Hicri -1182 Miladi)
2.Seyyid Haşim el-Ahmedi er-Rufâi ( Vefatı 630 Hicri-1232)
3.Seyyid Sadrü'd-din Ali er-Rufâi
4.Seyyid Mahmûd Nizâmüddin er-Rufâi
5.Seyyid Abdullah el-Kebir er-Rufâi
6.Seyyid Abdurrahman er-Rufâi
7.Seyyid Muhammed el-Bahrâni er-Rufâi (Vefatı 747 Hicri -1346 Miladi)
8.Seyyid Ahmed Şemsüd-din er-Rufâi (Vefatı 771 Hicri -1369)
9.Seyyid Zeynelâbidin Ali er-Rufâi, el-Kayserâni (Vefat. 817 Hicri - 1414)
Dönemin Kayseri Kadısı Mehmet Fevzi Efendi türbenin girişine manzume yazdı
Kayseri Kadısı olan ve Edirne Müftüsü ünvanıyla tanınan Mehmed Fevzi Efendi Türbe giriş kapısı üzerine manzum şeklinde şu kitâbeyi yazmıştır:
Hazretü'l-Gâzi Hamid Han, diyânet perverin
Mâlikü'l-Mülk, mülkünü ma'mur buyursun tâ kıyam,
Ömrünü, ikbâlini, hem şevket ü iclâlini
An-beân müzdâd ü mevhur ede hayyü lâ yenâm
Çün üstüne hep türbe-i sâdât ile mâbedleri,
Kıldı i'mârât ü tezyinât ile Dârü's-Selâm
İşte bak bu türbe-i pür zeyn, Zeynelâbidin
Emr u fermân-ı şerifi ile buldu hoş hitam,
Ola dâreynde muini hem şefii ol şehin,
Cedd-i pâki hazret-i dost-ı Hudâ hayru'l-Enâm.
Hâmeden dû katre düşdü Fevzi târih yazmaya,
Kabri Zeynelâbidin cennet gibi a'lâ makam
Kitâbenin bügünkü dille anlamını Ali Rıza Karabulut ise mısralar şeklinde açıklamıştır.
Dinine ve diyânetine bağlı Gazi Abdülhâmid Han Hz.lerinin devletini, yüce Allah, kıyamete kadar devamlı kılsın.
Ulu Tanrı; onun ömrünü, padişahlığını, ululuğunu ve yüceliğini her zaman arttırıp çoğaltsın.
Çünkü o, büyük zâtların kabirleri üstüne türbeler ve ibâdet için camiler yaptırmakla memleketi süsledi, Bağdat'a ve Medine'ye benzetti
İşte Zeynelâbidin Türbesi de O'nun em-ü fermanıyle yapılıp süslendi ve çok güzel bir şekilde tamamlandı.
Zeynelâbidin'in büyük dedesi ve bütün insanların Efendisi olan Hz. Muhammed, dünya ve ahrette ve pâdişâhın yardımcısı ve şefaatcisi olsun.
Ey Fevzi ! Bu türbenin yapılışına tarih düşürmek için kaleminden iki damla mürekkep düşerek: ''Zeynelâbidin'in kabri cennet gibi yüce makamdır '' diye yazdı.
Hicri 7 Recep 1303- Miladi 12 04.1886
Türbenin mimari detayları ve bilinmeyenleri
Zeynelabidin Türbesi 8.32×8.32 m. ölçülerinde kare plânlı bir yapıdır. Kubbeli Mimariye sahip olan yapının Kuzey giriş kapısı üzerinde inşa kitabesi yer almaktadır. Kitabenin üstünde oval bir madalyona işlenmiş II.Abdülhamit tuğrası görülmektedir.
Kapı açıklığı yuvarlak kemerli olup ve yanlardan üzerleri yivlerle süslenmeye çalışılmış plastırlara oturan bir yuvarlak kemerle çerçevelenmiştir. Yapının üzerini örten kubbe, köşelerden zemine inen dört bodur ayak üzerine atılmış sivri kemerlere oturmaktadır. Kubbe eteğinde kalemişi bitkisel süslemeler görülmektedir.
Türbe mekanının ortasında Zeynelabidin’in sandukası bulunmaktadır. Türbenin giriş cephesi iki, diğer cepheler üçer pencereyle boşaltılmıştır. Ayrıca her cephenin kemer kilit taşının hemen altına yuvarlak formlu birer pencere daha açılmıştır. Dikdörtgen formlu pencerelerin üzerleri, vazo şeklinde düzenlenmiş ve duvara gömülmüş konsollara atılan yuvarlak kemerlerle kuşatılmıştır.
Kemerlerin alınları kare biçimli küçük kabaralarla hareketlendirilmiştir. Kemerlerin çerçevelediği yüzeylerde kitabeler bulunmaktadır. Türbenin cephe duvarları dışarda üçgen alınlık şeklinde bitirilmiştir. Duvar köşelerinde akant yaprağı biçiminde volütlü olarak düzenlenmiş dekoratif amaçlı konsollar dikkati çekmektedir.
Haber/Fotoğraf : Yasemin Yıldırım
Kaynak: (Sadi Bayram, 2009)