Hilal Tekeoğlu

24 Temmuz: Sansürsüz Basın

Hilal Tekeoğlu

Basın özgürlüğü, demokratik toplumların ve insan haklarının en temel unsurlarından birisidir. Türkiye'de yerel medya pek çok açıdan ihmal edilmiş, geri planda bırakılmıştır. Osmanlı döneminde basının gelişmesinde yabancı hükümetler ile gayrimüslim tüccarların girişimi etkili olmuştur.

1864  hükümetten izin almadan gazete çıkarmak, resmi yazıları yayımlamamak, iç güvenliği bozmaya yönelik kışkırtıcı yayımlarda bulunmak, genel adap ve ahlaka yayım yapmak, padişaha saldırı sayılabilecek yazılar yazmak, dost devlet liderlerine dokunan söz ve deyimler kullanmak, devlet memurları ve yabancı diplomatları kötülemek gibi suçlar yasaklanmıştı. 

1867'de çıkarılan Ali Kararname ile birlikte de karışık ifadelerden oluşan yeni yasaklar nizamnameye eklendi. O dönemde yeni tanımlanan bu suçlarla beraber çok sayıda gazete kapatıldı. 

11 Mayıs 1876 tarihli bir karaname ile ise sansür ilk kez resmileşti ve gazetelerin matbaada basılmadan önce denetlenmesi usulü getirildi. 

Politik yayımların ağır sansüre maruz kaldığı bu dönemlerde gazeteler ağırlıklı olarak teknik, bilimsel ve edebi içerikli konulara yoğunlaştı. 

24 Temmuz ise Osmanlı İmparatorluğunda İkinci Meşrutiyetle birlikte 1908 yılında basından sansürün ilk kez kaldırılışını simgeler. Bu tarihte gazeteler ilk kez sansürsüz olarak yayımlanmaya başladı. 

Kamuoyu oluşumunda büyük güce sahip olan Türk basını, gerek yurtiçi gerekse yurtdışı alanlarda gazetecilerin gösterdiği duyarlılık ve yapmış olduğu çalışmalarla dikkat çekiyor.

Son yıllarda basının öneminin daha da arttığı gözlemleniyor. Ülke geneli ve dünya genelinde yaşanan hızlı gelişmeler doğrultusunda kamuoyunun anlık bilgilenmesi önem arz ediyor. 

Öte yandan, Pandemi, Asrın Felaketi Kahramanmaraş Depremi ve hızla yükselen enflasyonla birlikte dünya genelindeki medya kuruluşları ve gazeteciler de etkilenerek zorlu bir çalışma ortamına girdi. 

Özgür ve bağımsız bir basının varlığı, demokratik toplumların güçlü temellerinden birisidir ve bu temel sarsıldığında demokrasi de zedelenmektedir.

Basın Özgürlüğü için Mücadele Günü, basın özgürlüğüne olan bağlılığı yeniden vurgulamak ve bu hakka yönelik tehditlere karşı dimdik durmak için önemli ve hatırlatıcı bir gündür.

Bu günün anlam ve önemi üzerine düşünürken, gazetecilere yönelik baskıları sona erdirmek ve basın özgürlüğünü desteklemek için yetkilileirin üzerine düşen sorumluluğu yapması gerektiği de vurgulanmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları